ANNE - BABALARA ÖNERİLER

ANNE - BABA OLMANIN TEMEL İLKELERİ

Kimse kimseye yasamayı öğretemez. Çocuğunuza hayatı hazır bir reçete olarak sunamazsınız.Çocuğunuzun hayat yolunu çizemezsiniz, ona ancak kendi yolunu çizebileceği bir harita verebilirsiniz. Sevginin büyükten küçüğe, saygının küçükten büyüğe yöneleceği doğru değildir. Büyüğün küçüğe göstereceği saygı, küçüğe saygılı olmayı öğretir.Çocuğa saygı demek, onun bağımsız bir varlık olduğunu kabullenmek demektir.Fazla sevginin çocuğunuza zarar vereceğini düşünmeyin. Sevginin fazlası zarar vermez. Zararla olan yanlış sevgidir.Çocuğunuza birçok şeyi şartlı olarak verebilirsiniz. Ancak sevginiz “şartlı” değil, “kayıtsız saatsiz” olmalıdır.Çocuğunuz en çok, sevgiyi hak etmediğini düşündüğünüz sırada sevgiye ihtiyaç duyar.Çocuklarınıza vereceğiniz en değerli hediye ilgi ve zamanınızdır. Çocuğunuza canlı hayvan (kedi, Balık, kuş, köpek) alın. Bir canlıyla ilişki, onda sevgi ve sorumluluk duygularını sözlerle sağlanamayacak ölçüde geliştirir.Ender durumlar dışında, anne-baba daima aynı tarafta olmalıdır. Böylece çocuk, anne-babanın zaaflarından yararlanmak gibi bir yola başvurmayı öğrenmez.Hoşgörü, çocuğunuzu sizin istediğiniz gibi davranmaya yöneltir.Hoşgörü, karşımızdakini istediğimiz gibi olmaya zorlamak denil, kendi istediği gibi olmasına imkân vermektir.Hoşgörü ile büyüyen çocuklar, sabırlı ve hoşgörülü olmayı öğrenirler.Anne-baba olmanın en zor tarafı, bir şeyin nasıl doğru yapılacağını bildiği halde, yanlış yapılmasına sabır göstermektir.Amaçlar, uğurlarında adım adım çaba harcanırsa ve düzenli olarak o yönde gayret gösterilirse gerçekleşir. Mutlu ve sağlıklı çocuklar yetiştirmek bilinçli bir zaman yatırımı gerektirir.

Çocuğunuza öğüt vereceğinize ona örnek olun.

“Kibarlık, vericilik ve dürüstlük” ancak yaşanarak öğrenilir. Örneğin, bir satıcının size yanlışlıkla fazla verdiği para üstünü mutlaka çocuğun önünde geri verin. Erkek çocukların babalarını, kız çocukların annelerini örnek aldıkları görüşü doğru sayılamayacak kadar “genel” bir görüştür. Çocuklar sıcak, yumuşak ve verici yetişkinleri kendilerine örnek alırlar. Çocuğunuza değerlerinizi benimsetmek istiyorsanız, az kızın ve yumuşak olun. Hata yaptığınız zaman bunu kabul edin ve dile getirin. Çocuğunuza karşı yaptığınız bir davranışınız sizi üzüyorsa ondan özür dilemekten çekinmeyin. Çocuk anne-babanın görülen birçok özelliğini aldığı gibi, gözle görülmeyen özelliklerini de alır. Çocuğunuzun mizacından memnun değilseniz, kendinizin ve eşinizin aynı yaştaki durumunu soruşturun. Şaşılacak benzerlikler bulacaksınız.

Çocuğunuz bağımsız bir birey olacaktır. Onu sizin kişiliğinizin değerlendirileceği bir karne gibi görmekten vazgeçin.

 

BEBEKLİK VE ÇOCUKLUK

Bebekler kendilerine gülünmesinden ve kendileriyle yumuşak bir sesle konuşulmasından mutlu olurlar ve algıları gelişir. Bebeğinize gülün ve onunla konuşun.Bazı anne-babalar bebeklerin zekâsını geliştirebileceklerini düşünürler. Yatak çarşaflarının renkli ve desenli olması gibi şeyler bebeğin algısının gelişmesi için yeterlidir. Bunun ötesinde Çocuğunuzun zekâsını geliştiremezsiniz. Çocuğunuzu zorlamayın.Bebeğinizin diş çıkartırken, yürümeye ve konuşmaya başlarken, huysuz olacağını kabullenin.

Bebekler gelişimlerinin her aşamasında huzursuz ve çekilmez olurlar.

Çocuğunuzun televizyon sebebiyle geç yatmayı alışkanlık haline getirmesine izin vermeyin.

Atalarımız “Uyusun da büyüsün” demişler. Bugün doğru söylediklerini biliyoruz. Büyüme hormonu gece uykuda salgılanır. Geç yatan çocuklar sağlıksız olur. On iki yaşına kadar çocuklar kışın en geç 21.00, yazın 22.00’de yatmalıdır.

Yemek konusunda çocuğun üstüne fazla düşmeyin. Onun da özel tercihleri olabileceğini kabul edin.Çocuğunuz önündeki yemeği yemekte zorlanıyorsa, tabağı bitirmeye mecbur etmek yerine, yarısını yemesini isteyin. Belki yarım tabak eksik yemek yer, ancak adına “uzlaşma” denilen ve hayati yaşanılır kılan bir özellik kazanma yolunda önemli bir adim atar.

Oyun oynayarak, komiklik yaparak yemek yedirmeyin. Aksi takdirde yemek saatinde özel ilgi bekler.

Hela terbiyesi büyük ve küçük çisi için ayrı ayrı var olmaz. İki yaşına gelen çocuğun annesi iki gece uykusuz kalmayı göze alırsa bu is çözülür.

Çocuğunuza okumayı okula başlamadan öğretmek için denemede bulunun, ancak asla zorlamayın. Çocuğunuza okul öncesi öğretmek istediklerinizi oyunla yapın. Zevk alıyorsa devam edin, istekli değilse bırakın.

Sayıları öğrendikten sonra Çocuğunuza harçlık verin. Tasarruflarını teşvik edin.

Çocuğunuza paranın değerini öğretin. Her konudaki alım kararının öncelikle “ucuz” veya “pahalılıkla değil, alınacak nesnenin bu paraya “değer” veya “değmez” oluşu ile ilgili olduğunu anlatın.

Çocuğunuzun harçlığı ile yaptığı harcamaları yönlendirin, ancak karşı çıkmayın. Yanlış yapmadan doğrunun bulunamayacağını unutmayın.

Haftalık alışverişinizi çocuğunuzla yapın ve taleplerini sıkılmadan ve dürüst olarak cevaplandırın. Böylece Çocuğunuza “para gerçeğinizi yasatarak öğretmiş olursunuz.

Beş yaşından başlayarak Çocuğunuza günlük program yapın. Sekiz yaşından başlayarak programda onun fikirlerine yer verin. On yaşından başlayarak bırakın programını kendisi yapsın.

Günlük program ders ve sorumlulukların toplamı değildir. Programın içinde eğlenme, dinlenme, okuma, televizyon seyretme ve sosyalleşmenin yer almasını teşvik edin.

Çocuğunuza sık sık ders çalışması gerektiğini hatırlatmaktansa, yaptığı günlük programı televizyonun yanına asmasını isteyin.

Küçük çocuğunuzu asla direksiyona oturtmayın, araba kullanırken kucağınıza almayın.

On iki yaşına gelmeden çocuğunuzu arabanın önüne oturtmayın. Araba hareket halindeyken çocuk arkada ve bağlı olmalıdır.

Altı yaşına kadar çocuklar, arkada iki koltuk arasında ayakta durmaya bayılırlar. Bir kaza sırasında en büyük zararın arkada, ortada oturana ve durana geldiğini hep hatırlayın.

Çocuğunuzu yaz okullarına gönderirken çok dikkatli olun. Yaz okullarının büyük çoğunluğu, vaat edilenlerin aksine çocukların kendi haline birikildiği yerlerdir.

Çocuğunuzun gittiği yaz okulunu sık sık ziyaret edin, aksaklıkları yöneticilerle görüsün.

Çocuğunuzun hak ettiği ilgiyi görmesinin tek yolu budur.

 

ÇOCUĞU KABULLENMEK

Çocuğunuzu olmasını istediğiniz gibi değil, olduğu gibi kabul edin. Böylece olabileceklerinin en iyisi olmalarına imkân verirsiniz.

Çocuğunuzu değiştiremezsiniz. Onu ancak değişim için cesaretlendirebilir ve isteklendirebilirsiniz.

Küçük çocuğunuzu değiştirmeye çalışmak, onun üzerine oturmaya benzer. İstediğinizi elde ettiğinizi düşündüğünüz sırada, altta kalanın enkaz olduğunu fark edersiniz.

Çocuğunuzun sahip olmadığı özelliklere üzülmek yerine, sahip olduklarına sevinin.

Çocuğunuzun yansıttığı kişiliği kabul edin.

Çocuğunuzun yaptığı, elinden gelendir. Çocuğunuzun sınırlarını kabullenin.

Sizin istediğiniz ve Çocuğunuzun yapamadığı birçok şey, gerçekte Çocuğunuzun elinden gelmediği için yapamadığı şeylerdir.

Çocuğunun “çok akili, ama tembel” olduğunu düşünen anne-babaların çoğu ya birinci, ya ikinci yargılarında yanılıyorlardır.

“Çok akil” mutlaka herhangi bir alanda çocuğun ortaya yaşıtlarından çok farklı bir şey koymasına imkân verir.

 

OYUN - OYUNCAK

Hangi yasta olursa olsun, çocuğunuzla oynadığınız oyunları kaybedin. Çocuğunuzun “yenile yenile yenmeyi öğreneceğini” düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çocuklar yenildikleri zaman daima oyuna ilgilerini kaybederler.

Çocuğunuza pahalı elektronik oyuncaklar almak isteğiniz zaman iki kere düşünün. Bozar diye oynamasına izin vermediğiniz zaman, hem sevincini, hem girişimciliğini engellemiş olursunuz.

Pahalı elektronik oyuncaklar büyük çoğunlukla kullan isli oyuncaklar değildir. Çünkü verdikleri ilk sevincin ötesinde birçok sıkıntı getirirler.

 

İLETİŞİM

Küçük Çocuğunuza bir şey söylerken, diz çökerek onunla ayni hizaya gelmeye çalısın. Sizinle işbirliği yapmaya daha istekli olduğunu göreceksiniz.

Çocuğunuzun her yasta anlattığını, sıkıntıdan patlasanız bile can kulağıyla dinleyin.

Söyleyeceklerini bilseniz bile çocuğunuzu iyi dinleyin. Vaktiniz yoksa bunu ona söyleyin ve sonra dinleyin.

Çocuğunuzun anlattıklarını dinlemiyorsanız, bir süre sonra onun da sizi dinlemediğini fark edersiniz.

Çocuğunuzu yargılamadan dinleyin. Böylece onun gerçek duygu ve problemlerini öğrenme sansınız olur.

Çocuğunuzun duygularına karşı çıkmayın. Düşüncenin doğrusu, yanlısı olsa bile, duygunun doğrusu, yanlısı olmaz.

Korkuyorum, diyorsa “Ne var bunda korkacak?” diye karşı çıkmak yerine, “Demek korkuyorsun” diyerek sarılın. Göreceksiniz hem korkusunu anlatacak, hem de onu yenme sansı artacaktır.

Kendisini sıkıntıya sokan her yaşantısından sonra, “ne sonuç çıkarttığını” sorarak, “ders almaşına” ve “tecrübe kazanmasına” yardımcı olun. O sırada onunla asla tartışmayın. Ders vermeye kalkmayın. Mutlaka gerekiyorsa bunları daha sonra, duyguları yatıştıktan sonra yapın.

Çocuğunuzu hatasını görmesi için zorlamayın. Böylece aradan zaman geçince gerçeği görmesini kolaylaştırmış olursunuz.

Çocuğunuzu kendinize düşman etmek istemiyorsanız, bir başarısızlığından sonra “Ben sana demedim mi?” demeyin.

Çocuğunuza emir vermeyin. Ondan isteyin.

Çocuğunuza bir satıcıdan istediği tenzilatı veya tavizi kavga etmeden almasını öğretin.

Haksızlığa uğradığınıza inandığınız bir yerde, hakkinizi arayış biçiminize Çocuğunuzun tanık olmasını sağlayın. Ona kavga etmeden ve bağırmadan haksızlıklara karşı çıkmanın mümkün olduğunu gösterin.

Çocuğunuzu dinlerken, mutlaka yüzüne bakin ve onunla göz ilişkisi içinde olun. Kendisine önem verildiğini hissedecektir.

Çocuğunuzla iddialaşmayın. yumuşak bir sesle “Ben böyle düşünüyorum” deyin ve susun.

Dediğinizi kabul etme ihtimali artar (hemen değilse bile, biraz sonra).

“Ne” söylediğinizden çok daha önemli olan “nasıl” söylediğinizdir. İlişkiniz istemediğiniz gibi gelişiyorsa, ifadenizi ve beden dilinizi kontrol edin.

İletişim kişiye değil, kişiyle yapılır. Siz konuşurken Çocuğunuz susup dinliyorsa, boşa konuşuyorsunuz demektir.

Kimse duymak istemeyen biri kadar sağır değildir.

Çocuğunuza düşünce ve duygularını ifade etme firkati verin ve cevap veriyor diye ona kızmayın.

Çocuğunuza doğru bilgi verin. “nasıl olsa anlamaz”, “bunu onun iyiliği için yapıyorum” gibi gerekçelerin arkasına sığınmayın. Kaybolan güven geri gelmez.

Çocuklarla anlaşmanın en iyi yolu, onlara iyi niyetle yaklaşmaktır.

Çocuğunuzla aranızdaki duygusal çatışma, istemediğiniz boyutlara varıyorsa, “kimin hâkli olduğunu” düşünmek yerine, varmak istediğiniz amacı düşünün ve davran isinizi gözden geçirin.

Çocuğunuzun yaptığı bir şeyden hoşlandığınızda, bunu sebebiyle belirtin. Böylece “otomatik” teşekkür yerine, insanları mutlu eden “özel teşekküre geçebilirsiniz.

Bir tartışma sırasında asla birkaç problemi birlikte çözmeye çalışmayın. Konuları teker teker ele alin.

Gazeteden okuduğunuz haberi, size tekrar okusa da, ilgiyle dinleyin. Böylece ortak bir duygu paylaşmış olursunuz.

Çocuğunuzun ilgilendiği konulardan, kitaplardan, müzikten zevk almaya çalısın. İyi arkadaşlık, paylaşılan ortak heyecanlarla gerçekleşir.

Çocuklarınızı spor, tiyatro gösterisi, diploma töreni gibi özel günlerinde yalnız bırakmayın.

 

EĞİTİM

Eğitmek doğru tepki vermektir.

Eğitim doğruları söylemek değil, doğruları yapmaktır. Çocuğunuza örnek olmaya gayret edin. Gerisi gelir.

Çocuğunuza vereceğiniz eğitimin amacı, onun sorumluluk düzeyini geliştirmek ve olgunlaşmasını sağlamak olmalıdır.

Başarılı terbiye sisteminin özelliği ödüllendirici ve keyiflendirici olmasıdır. Çocuğunuza “aferin” demekte cömert olun.

Çocuğunuza size islerinizde yârdim etme firkati verin.

Onun için en iyi seçimi yapmış olmanız önemli değildir. Çocuğunuza seçme hakki verin.

Çocuklarınızın yanlışlarını değil, doğrularını yakalayın.

Çocuğunuza iyi sözler söylemekten ve onu övmekten korkmayın. Şımaran çocukları hayat hizaya sokar.

Şımartmaktan kaçınayım derken güvenini zedelediğiniz çocuklara güven kazandırmak çok daha zordur.

Çocukları istediğiniz yönde geliştirmenin yolu, doğru yaptıkları zaman fark etmek ve olumlu konuşmaktır. “Aferin, ellerini yıkadın”, “seni ders çalışırken görmek beni çok memnun etti” gibi sözler, doğruların fark edilmesidir ve olumlu davranışların kazanılması için çok önemlidir.

Takdir edilen ve övülen çocuklar, anne-babalarını ve arkadaşlarını takdir etmeyi öğrenirler.

Atalarımız “taç giyen bas akıllanır” demişler. Çocuğunuza küçük basarileri karsısında olumlu sıfatlarla yaklaşırsanız ona en büyük hazine olan, kendine güven duygusunu kazandırırsınız.

Çocuğunuza ne derseniz, öyle olma ihtimalini artırırsınız. “Tembel”, “sorumsuz”, “asi”, “inatçı” gibi olumsuz sıfatlar, bu özellikleri geliştirir.

Çocuğunuzu hiçbir zaman başkasıyla kıyaslamayın.

Önemli olan Çocuğunuzun kardeşine veya arkadaşlarına kıyasla ne kadar başarılı olduğu değil, kendi yapabileceklerine kıyasla ne kadar başarılı olduğudur.

Çocuğunuzun hatasını asla başkalarının yanında konuşmayın. Çocuğunuzu asla başkalarının yanında eleştirmeyin.

Sık eleştirilen çocuklar içe kapanık ve güvensiz olurlar.

Çocuğunuzun dış görünüş ve özellikleri ile ilgili hep olumlu sözler söyleyin. “Şişko, cılız, göbeğine bak, kemiklerin sayılıyor” gibi sözler söylemekten kaçının. Bu tür sözler yalnızca hayat boyu sürecek bir yetersizlik duygusu yerleştirmeye yararlar.

Suçlanan ve her konuda kabahat bulunan çocuklar, suçlamayı ve yalan söylemeyi öğrenirler.

Çocuklarınızla asla alay etmeyin, onları küçük düşürmeyin ve utandırmayın.

Alay edilen çocuklar, utanmayı öğrenirler.

Davranışlar davranışları doğurur. Ne kadar hâkli sebeplere dayanırsa dayansın, kızgın ve öfkeli bir tarz, Çocuğunuzun da ayni özelliklere sahip olmasına sebep olur. Kendinizi bu halinizle aynada görmekten mutlu olacaksanız devam edin.

Kavgacılık ve hırçınlık, sevimsiz ve daima öğrenilmiş özelliklerdir. Çocuğunuzda bu davranışları görürseniz, aile içindeki ilişki ve örnekleri gözden geçirin.

Çocuklar kızgın insanları sevmezler. Ne kadar hâkli sebeplere dayanırsa dayansın, ortada kızmaya hazire bir insan gibi dolaşmayın.

Kızgın olduğunuz bir sırada, hayat dersi vermeye kalkmayın.

Girginliğinizi ve gezginliğinizi fazla uzatmayın. Çocuğunuza hiçbir zaman ve hiçbir sebeple küsmeyin.

Bütün çocuklar birbirlerine benzer gibi gözükürler ama her çocuğun diğerinden farkı vardır.

Bunları fark etmeye çalısın ve dile getirin.

Çocuklarınızın çevresine çeşitli vesilelerle sizin için ne kadar değerli olduklarını belirten notlar yazın.

Çocuklarınıza asla küfretmeyin, onlara kötü dua etmeyin.

Çocuğunuzun hayattan zevk almaşına yârdim edin. Onu mutlu eden etkinlikleri destekleyin ve bunu dile getirin.

Öğrendiğiniz fıkraları Çocuğunuza anlatın. Onun size anlattıklarını can kulağıyla dinleyin.

Çocuğunuzun yaptığına “Bu yanlış” demek yerine, “Su bölümü iyi, acaba diğer bölümü daha farklı olabilir miydi?” diye yaklaşın. Yenlisini söyleyerek Çocuğunuzu düzeltemezsiniz.

Olumsuz konuşarak motivasyon artırma yöntemi tarihe karışmıştır. Çocuğunuzu gayrete getirmek için olumlu bir tavır içinde olun.

Çocuğunuza olumsuz bir söz söylemeniz gerekiyorsa, sözü olumlu ve ona güveninizi belirten bir cümleyle bitirin.

Tahammül edebildiğiniz hataları görmezden gelin.

Hiçbir eleştiriyi çocuğun kişiliğini hedef alarak yapmayın. Davranışı eleştirin. Adama değil, topa vurun. “Tembel” yerine “ödevini neden yapmadın?”, “sorumsuz” yerine “odan toplanmamış” deyin.

Çocuğunuzun beğendiğiniz özelliklerini dile getirmek için fırsat beklemeyin. Bunu başkalarının yanında yapmaktan çekinmeyin.

Çocuğunuzun basarilerini övün. Ama överken aşırıya kaçmayın. Samimiyetinizden şüpheye düşebilir.

Çocuğunuza ulaşabileceği hedefler koyun ve bunlara ulaştığında onu ödüllendirin.

Çocuğunuz kız da olsa, erkek de olsa pasta, kek, ekmek, kurabiye yapmasını öğretin. Somut bir şey meydana getirmek kendine olan güven ve saygısını geliştirir.

Çocuğunuzu olgunlaştıracak olan sorumluluk almasıdır. Bunun için de hata yapılmasını göze almak ve bunu kabullenmek gerekir.

Çocuğunuzun okul basarisi arzu ettiğiniz kadar yüksek değilse tasalanmayın, okul basarisi hayat basarisi konusunda orta derecede fikir verir.

Başarılı olanlar kendilerini sevenler, kendilerine güvenenler ve kendileriyle barışık olanlardır.

Çocuğunuza bunları kazandırın.

Çocuğunuza bulunduğu yastan daha büyükmüş gibi davranırsanız, olgunlaşmasına yardımcı olursunuz.

Çocuğunuzun cinsellikle ilgili sorularına cevap verin. Cevabiniz onun sorduğu soruyla ilgili olsun, bütün bildiklerinizle değil.

 

ALKOL-SİGARA-KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR

Çocuğunuz büyüdüğünde sigara içmesini istemiyorsanız yanında içtiğiniz sigara miktarını azaltın, ya da en iyisi siz de sigarayı birikin.

Özellikle arabada çocuğunuzla birlikteyken sigara içmeyin.

 

KARDEŞ İLİŞKİLERİ

Çocuğunuza verdiğiniz ve kulak asmadığını düşündüğünüz bir öğüdün onu nasıl etkilediğini bilmek istiyorsanız, kardeşine verdiği öğütleri dinleyin.

Kardeşlerin yüzleri benziyor diye kişiliklerinin de benzemesi gerekmez. Kardeşleri birbirine düşman etmenin en kestirmek yolu, onları birbirine örnek gösterip, olumsuz yargıda bulunmaktır.

Kardeşi ile sorununa hemen müdahale etmeyin. Çözebilmelerine veya çözemiyorlarsa çatışmalarına sabır gösterin. Irkisi de bir şeyler öğrenecektir.

Kardeşler arasında çatışma çıktığında biri diğerini hırpalıyorsa bile hemen karışmayın. Sakin bir sesle ayna tutun. “Amacın kardeşinin ağlaması mıydı?” deyin.

 

ÖDEVLERİNE YARDIM

Ne yazık ki, okullarda verilen ödevler çocuğun boyunu asar. Ev ödevlerinde çocuğunuza ölçülü bir şekilde yardımcı olmaya hazire olun.

Bütün çocukların ödev konusundaki ihtiyaçları farklı olmakla birlikte, çocuğa ev ödevinde yârdim etmenin, onun yerine ödevi yapmak veya ödevi onunla yapmak olmadığını unutmayın.

Ödevinde yardımcı olmanın yolu çocuğunuzun derse başlamasını sağlamak ve onun çalışma ortamını düzenlemekten geçer.

Çalışma ortamını düzenlemek için çalışma masası çevresindeki oyuncak, poster vb. dikkat dağıtıcı ögeleri uzaklaştırın, televizyonu kapatın.

Çalışmaya baslarken Çocuğunuza yüreklendirici sözler söyleyin. Örneğin; ona geçmiş basarilerinden veya ödevi bittikten sonra zevk alacağı bir etkinlikten söz edin.

 

ERGENLİK

Çocuğunuza hep kendi istediklerinizi söylerseniz, ergenlik çağından itibaren istemediklerinizi işitirsiniz.

Ergenlik dönemindeki çocuklar ailelerinin baskısından şikâyet etseler de, en büyük bakiyi akranlarından görürler.

Arkadaşlarına karşı çektiğiniz zaman, Çocuğunuzu kendinizden uzaklaştırır, onlara yaklaştırırsınız.

Ona uygun görmediğiniz için sevgilisine karşı çektiğiniz zaman, çocuğunuz enerjisini sizinle mücadeleye yöneltir, gerçek problemleri görmesi zorlaşır. Problemleri evlendikten sonra görmeye başlayınca da iş işten geçer.

Çocuğunuzu kaybetmenin en kestirme yolu, müstakbel esine karşı çıkmaktır.

Çocuğunuz 13 yasını geçtikten sonra, tatillerde günde birkaç saat çeliştirin. Kendi iş yeriniz olsa bile, Çocuğunuzun başkaları yanında çalışmasına imkân hazırlayın.

Erken yasta çalışmak, Çocuğunuzun insanlardan bir şey istemek ve “sinirlerin nereden geçtiğini” öğrenmek konusunda, hayat boyu yararlanacağı eşsiz bilgiler kazanmasını sağlar.

Ergenlik döneminin ilk yıllarından itibaren Çocuğunuzu para kazanmaya teşvik edin.

Gerekirse ücretini haberi olmadan siz ödeyin. Kazandığı tecrübe bütün hayati boyunca isine yarayacaktır.

Resmi dairelerdeki bazı problemlerin çözümü sırasında Çocuğunuzu yanınıza alın. Böylece, çok basit gibi gözüken birçok konuyu çözmek için ne kadar gayret etmek gerektiğini anlar.

Ergenlik çağındaki Çocuğunuzun telefon konuşmalarına sabır gösterin.

Çocuğunuz tarafından cimrilikle suçlanmak istemiyorsanız, telefon faturalarını fazla sızlanmadan ödeyin. Faturalar sinirlerinizi zorluyorsa, bu konuyu onunla gezginliğinizi kontrol ederek bağırmadan konusun ve yardımını isteyin.

Ergenlik çağındaki Çocuğunuz için mümkünse yeni bir telefon hattı alin ve onun faturasını harçlığından ödemesi için, harçlığına belirli bir miktar zam yapın.

Ana-babalarla çocuklar arasındaki kuşak farkı sinildiği kadar derin değildir. Kuşak çatışması gibi görülenlerin çoğu, saç, müzik, giyim gibi yüzeysel konulardaki farklardır.

Giyim konusunun ergenlik dönemindeki çocuğunuzla ilişkinizi zedelemesine fırsat vermeyin.

Size karşı mücadele vermek zorunda kalmazsa, birkaç kere denedikten sonra uygun olmayan giyimde ısrar etmeyecektir.

Çocuğunuzun kimlik arayışına saygılı olun. Bütün gençler, 20 yasını geçtikten sonra ana-babalarının ahlaki, sosyal, dini ve politik değerlerini benimserler (aileleri tarafından dışlananlar hariç).

Çocuğunuzun istediği mesleği seçmesine izin verin.

Çocuğunuza, en büyük mutluluğun sevdiği isi yapmak, yaptığı isi sevmek olduğunu aşılayın.

Çocuğunuza mesleğin adinin değil, yaptığı isi iyi yapmanın saygınlık getirdiğini anlatın.

Çocuğunuza namusuyla çalışan herkese saygı duyması gerektiğini öğretin. Bunu öğretmenin yolu, bu yönde davranarak örnek olmaktan geçer.

 

DİSİPLİN-CEZA

Çocuğunuzla ilgili kuralları onunla birlikte koyun. Onu isin içine kattığınız konuların, sorun olmadan çözüldüğünü göreceksiniz.

Kural koyarken klişelerden kaçının. Her çocuğun yapısı ve ihtiyaçları farklıdır. Kural koyduğunuz konularda, çocuğunuzun ihtiyaçlarını da hesaba katin.

Çocuğunuza ceza vermek zorunda kalırsanız, öfkenizi kontrol edin, yumuşak olun ve üzüldüğünüzü ifade edin. “Sen dediğimi yapmazsan, oh iste böyle olur!” demeyin.

Çocuğunuza ceza vereceğiniz zaman, ikinci bir kere daha düşünün. Öfkeniz geçtikten sonraki düşünceleriniz her zaman daha iyidir.

Çocuğunuza çok dizdiğiniz zaman, tepki vermeden önce yavaş yavaş iki derin nefes alin.

Çocuğunuza hesap sormak veya olumsuz bir eleştiri yöneltmek için asla yemek saatini ve masasını seçmeyin. Yemek sofrası her zaman eğlenceli bir ortam olmalıdır.

Ceza, neyin yapılmayacağını söyler, ödül ne yapılırsa daha iyi olacağını gösterir. Mümkün olan her durumda ödülü tercih edin.

Çocuğunuzun ihtiyaçlarını hesaba katmadan dile getireceğiniz taleplerde, çatışma yasayacağınızı ve ilişkinizin bozulacağını unutmayın.

Kuralların çok fazla veya belirsiz olduğu ortamlarda çatışmalar artar.

Çocuğunuza ne kadar çok kural koyarsanız, o kadar çok çatışır, kızar, disiplin sorunu yasarsınız.

Çocuğunuzu ilgilendiren bütün konularda kararı onunla birlikte verin.

Hangi yasta olursa olsun, her fırsatta Çocuğunuzun fikrini sorun.

Düşünce ve değerler zorla benimsetilemez. Çocuğunuzu bu konularda zorladıkça sizden uzaklaşır.

Önemli bulduğunuz değerler üzerinde aranızda problem yokken konusun.

Problemleri çözmek için güç kullanırsanız, Çocuğunuz büyüdükçe dozunu artırmak zorunda kabirsiniz.

Çocuğunuza verdiğiniz eğitim güce ve zorlamaya dayanıyorsa, bağımlılık gelişir ve olgunlaşmamış bir çocuk yetiştirmiş olursunuz.

Dövülen çocuklar, kavga, geçimsizlik ve düşmanlığı öğrenirler.

Güce dayanan otorite, çocukları uzaklaştırır. Bilgi ve hoşgörüye dayanan otorite yakınlaştırır, danışma ihtiyacı doğurur. Size yakın insanları daha kolay etkilersiniz.

Bir ana-babanın çocuğunun gözünde ulaşabileceği en yüksek nokta, danışman olarak seçilmektir(fikirlerine gönüllü olarak başvurulmaktır). Bunun için her konuda ders vermekten vazgeçin.

“Bir tek doğru var, o da benim söylediğimdir” tavrında olmak, çocuklarınızı sizin doğrularınızdan uzaklaştırır.

Güce başvurulmayan evlerde herkes zevkle yasar, görevlerini istekle yapar, sorumluluklarını yerine getirirken zorlanmaz.

Ceza, gelişmeye engel; ödül, gelişmeye katkı sağlar.

 

YAPICILIĞI DESTEKLEME

Çocuğun kabiliyetini köreltmek için geçerliliği sinenmiş formül, onun farklı bir görüş geliştirdiği durumlarda;

“Sana mı kaldı?”

“Dünyanın neresinde görülmüş?”

“Senden başka bunu söyleyen var mı?”

“Bacak kadar boyunla bunları bırak da kendi isinle uğraş” demektir.

Çocuğunuza, cinsiyet gibi doğuştan sahip olduğu özelliklerinin önemsiz olduğunu, asil önemli olanın kendi geliştireceği özellikler olduğunu vurgulayın.

Çocuğunuzun kendisi olmasına izin verin.

Değişik ve yeni bir şeyler yapmış insanları örnek gösterin.

Farklı ve değişik fikirler ileri sürenleri Çocuğunuzun yanında eleştirip, kınamayın, tam tersine fikri kabul etmeseniz bile, değişikliğin hoşunuza gittiğini söyleyin.

 

ÇOCUKLARDAN ÖĞRENMEK

Eğitim tek yönlü bir yol değildir. Çocuklarınızdan bir şeyler öğrenme fırsatını kaçırmayın.

Çocuklar iyi vakit geçirmeyi çok iyi bilirler. Mesela sebepsiz yere gülerler, çünkü gülmek hoşlarına gider. Siz de gülün.

Çocuklar kararlılık konusunda rakipsizdir. Çocuk bir şeyi isterse vazgeçmez.

Çocuklar önyargısızdır. Onlara güler yüzle ve sıcak bir ifadeyle yaklaşan herkesi olduğu gibi kabul ederler.

Çocuğunuzla birlikte olun ve onunla vakit geçirin. Dünyaya onun gözünden bakmaya çalısın. Göreceksiniz daha çok gülecek, daha içinizden geldiği gibi davranacak, daha meraklı, daha önyargısız, daha kararlı olacaksınız.

“Kullanma yönergesi olmadan sahip olduğumuz en değerli varlık çocuğumuzdur.”

  Hayatla ilgili genel bilgiler çocuklarla ilişkilerde çok az ise yarar. Bu sebeple birçok ana-baba, çocuk yetiştirmekle ilgili temel gerçekleri öğrenip, tecrübe ve derinlik duygusu kazandıklarında, çocukları üzerinde birçok olumsuz iz birikmiş olurlar.

 

Yorumlar

Yorum Bırakın