ÇOCUĞUN NORMAL GELİŞİMİ VE GELİŞİMİN AŞAMALARI

ÇOCUĞUN NORMAL GELİŞİMİ VE GELİŞİMİN AŞAMALARI

            Ana-baba, çocuklarını eğitirken öncelikle gelişim evrelerini bilmeli ve çocuklarının içinde bulunduğu gelişim dönemini tanımalıdır. Başka bir deyişle,çocuklarını tanıyarak işe başlamalıdır.

            Ana-baba,çocuklarının kendi modelleri olmadığı gibi,kardeşlerinden ve arkadaşlarından farklı,bağımsız,kendine özgü zeka ve kişilik özellikleri olan bir birey olduğu gerçeğinden hareket etmelidirler.

            Anne ve babanın çocuklarına , “uygun olan davranışı” ya da neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğretebilmeleri için,gerek kendi aralarında gerekse çocuklarına yönelttikleri davranışlarında dengeli,tutarlı ve kararlı olmaları gerekir.

            Anne-babanın güvenli bir çocuğa sahip olabilmeleri için,önce kendilerine,sonra birbirlerine,ardından da çocuklarına güvenmeleri gerekir.

Anne-baba çocuğundan yaşı ve yeteneklerine uygun isteklerde bulunmalı,çocuğu hayal kırıklığına uğratacak,yaşının üstünde beklentiler içine girmemelidirler. Çocuğun ilgi ve yeteneği onun yönlendirilmesinde esas alınmalı,ana-babanın tutkuları dikkate alınmalıdır.

1-MOTOR GELİŞİM VE ÖZELLİKLERİ

İki üç yaş arası

           Düşmeden koşabilir , bazı çizgileri taklit eder , merdivenden rahatlıkla kendi başına inip çıkabilir , oyuncakları ile oynarken el becerilerini rahatlıkla kullanabilir ,düğmesini açabilir,üç tekerlekli bisikleti sürebilir ,tek ayak üstünde kısa bir süre durabilir , bir bardak suyu taşıyabilir ,yürürken engelleri adım atarak rahatlıkla geçer , rahatlıkla çömelip kalkabilir , geri geri yürüyebilir ,

Üç dört yaş arası

            Tek ayağı üzerinde uzun süre durabilir , ayakkabısını giyer , kendini doyurabilir , düz çizgi çizebilir , tek başına dolaşmaya çalışır , çift ayakla 40 cm sıçrayabilir , öne takla atabilir , yardımsız kaydıraktan kayabilir , çömelip kalkma hareketini rahatlıkla yapabilir , oyuncakları ile oynarken el becerilerini rahatlıkla kullanabilir , 40-50 cm den aşağı atlayabilir , tek ayakla sıçrayabilir , dans etme müzik ile beraber tempo tutma , zıplayan topu eli ile tutma , kağıttaki şekilleri boyar , 3-4 renk eşleştirebilir , aynı kartları eşleştirebilir , bazı harfleri eşleştirebilir , artı eksi yapabilir ,

Dört altı yaş arası

              Makasla kağıtları kesebilir , bakarak 1 den 8-9 a kadar sayı yazabilir , öğretilirse adını yazabilir ,sek sek oynayabilir , üçgen ve kare yi kopyalar , kendi giyinir kendi soyunur , ayakkabısını bağlar , yüzünü yıkar , dişini fırçalar , altı yaşında iki tekerlekli bisiklete binebilir , el becerileri gözle görülür bir şekilde gelişir,

DİL GELİŞİMİ VE ÖZELLİKLERİ

İki üç yaş arası

Tanıdığı yetişkinler ile rahatlıkla sohbet eder , reddetme ifadesi kullanabilir , cümle yapısı erişkin cümle yapısına benzemeye başlar , vücudunun parçalarını raharlıkla yapar , bütün komutları yerine getirebilir , kelime hazinesi hızla artar,

Üç dört yaş arası

Konuşma ve cümle kurması erişkine iyice benzemeye başlar , kendine ait yaş , soyad gibi özellikleri bilir , ezberlediği şarkı sözleri vb. rahatlıkla söyler , erişkinler ile rahat sohbet edebilir,

Dört altı yaş arası

Grup halinde olan konuşmalara katılır , hikaye ve masal anlatır , sayı sayar , kelime hazinesi iyice artmıştır , sıfatları rahat kullanmaya başlar , cümle yapısı ve şekli erişkinle hemen hemen benzer , isteklerini ayrıntıları ile anlatabilir,

SOSYAL VE KİŞİLİK GELİŞİMİ ÖZELLİKLERİ

İki üç yaş arası

Evcilik oynar , ev işlerine yardım eder , çatal kullanır , giyimini kendi başına yapabilir , tuvaletini haber verir , bazı arkadaşlarına daha fazla ilgi gösterir ,

Üç dört yaş arası

Diğer çocuklar ile etkileşim ve iletişimi iyice artmıştır , yetişkinlerin söylediklerinin büyük çoğunluğunu anlar , oyunlarındaki kurallara uymaya çalışır , kıyafetlerinin tamamını çıkarabilir , gece tuvalet kontrolünü sağlayabilir , el yüz yıkama diş fırçalama işlemini yapar

 

Dört altı yaş arası

Sosyal hayata adapte olmaya çalışır , arkadaşları ile uyumu artar , TV da bazı programları takip eder , kendine has özellikler belirir , etrafla etkileşimi iyice artar , kendisi masal anlatabilir ,

KISACA;

2-3 YAŞ

  • Koşar, tırmanır, iter, çeker, zıplar çok aktiftir
  • Bacakları çarpık görünür
  • Elleriyle ve kaşıkla yiyebilir, bardaktan içebilir
  • Elbiselerinin bazılarını çıkarabilir
  • Cinsel organlarını keşfeder
  • Daha az uyur, daha kolay uyanır
  • Tekrarlanan  günlük etkinliklere uyum sağlar ve bunlardan hoşlanır
  • Herşeyi kendi kendine yapmak ister
  • İnatçı ve kararsızdır. Sık sık fikir değiştirir
  • Ani duygu değişimleri ve öfke nöbetleri gösterir
  • Yetişkinleri taklit eder
  • Yaşıtlarıyla birlikte oynayamaz
  • Paylaşmayı, beklemeyi, vazgeçmeyi kolay beceremez
  • Suyla oynamayı sever
  • Tek sözcükler ve kısa cümleler kullanır
  • Devamlı hayır der. Olumsuzdur
  • Konuşabildiğinden daha fazlasını anlar

3-4 YAŞ

  • Koşar, zıplar ve tırmanır
  • Kendi kendine yemek yiyebilir, fincandan içebilir
  • Bazı şeyleri dökmeden taşıyabilir
  • Kendinin soyunup giydirilmesine yardımcı olabilir

·         Öğle uykusuna yatmayabilir fakat sessizce oynar

  • Yetişkinlere cevap verebilir, onaylarını ister
  • Onay görmediğini belirten ifadelere duyarlıdır
  • İşbirliğine girer, basit işler için bir yere gönderildiğinde koşarak gider
  • “Ben de” dönemidir. Her şeyin içinde yer almak ister
  • Her şeyi merak eder
  • Hayal gücü kuvvetlidir. Karanlıktan ve hayvanlardan korkabilir.
  • Hayali arkadaşları olabilir
  • Konuşkandır. Genellikle kısa cümleler kurar.
  • Bekleyebilir ama sabrı azdır
  • Oyuncakları sepete toplama gibi küçük sorumluluklar alabilir
  • Kendi kendine gayet iyi oynar fakat grup oyunlarında problemlerle karşılaşılır
  • Karşı cinsten ebeveyne yakınlık duyar  fakat zaman zaman değiştirebilir
  • Kıskançtır. Özellikle yeni bir bebeğe tahammül edemez
  • Suçluluk duyabilir
  • Sürekli sızlanarak, ağlayarak ve sevgiyi garanti etmeye çalışarak duygusal açıdan güvensiz olduğunu gösterebilir
  • Parmak emerek, tırnak yiyerek vb davranışlarla gerginliğini azaltmaya çalışabilir
  • Kendini ifade etmeye çok açıktır

4-5 YAŞ

  • Kilo almaya ve boyu uzamaya devam eder
  • Hareketlerindeki koordinasyon artar
  • Yeme, uyuma ve dışkılama alışkanlıkları düzenlidir
  • Çok hareketlidir
  • Bir şeylere başlar ama her zaman başladığını bitirmez
  • Patron gibi davranır
  • Diğer çocuklarla oynar fakat sürekli kendini savunur ve korur
  • Kavgaları kısa sürer
  • Büyük bir filozof gibi güzel konuşur
  • Hikayeler anlatır ve abartır
  • Uygunsuz sözcükleri yerli yersiz kullanır
  • Heceleri bir araya getirerek anlamsız sözcükler üretmekten hoşlanır
  • Güler, kikirder
  • Her şeyi ağırdan alır oyalanır
  • Söylendiğinde elini yüzünü yıkar
  • Nasıl ve Niçin soruları sorar
  • Etkin bir hayal gücü vardır
  • Akranlarına bağımlılık gösterir

 

ÇOCUĞUN GELİŞİMİNDE GENEL BİLGİLER VE ÖZELLİKLER

Çocuk yetiştirmek en büyük sanattır . Çocukların genel davranış özelliklerini anlamak , onların ruh dünyalarına inmek gerçekten her anne babanın yapabildiği bir şey değildir . Bazı anne babalar çocukların sadece fiziksel bakımlarına yönelik beslenme , barınma , sağlık problemlerini gözetip onların olaylar karşısındaki düşündükleri şeyler , tepkileri , yorumları , üzüntüleri , sevinçleri hesaba katmazlar . Kişisel görüşme ile haberleştiğimiz Amerikalı bir sağlık mensubu şunu söylüyor '' acil sağlık müdahaleleri yaparken olaylardan çocukların etkilendiğini , bazı psikolojik problemlerin oluştuğunu görüyorum , anne babalara veya bakım veren kişilere çocukların sıkıntılarını bahsettiğimde , onlar çocuk ne olacak ki diyorlar ,ben buna dayanamıyorum ,onlarında ruh dünyası var '' şeklinde yakınıyordu.

Hatta günümüzde bırakın ruhsal sorunları , 2000 yılına girdiğimiz bu günlerde, dünyada milyonlarca çocuk kötü bakımdan , basit sağlık sorunlarından , kazalarda , salgın hastalıklarda , anne baba ihmaline bağlı nedenler ile hayatını kaybediyor.

Her bir çocuğu ayrı bir dünya olarak kabul edip , onların ruhsal sorunlarına inebilmek , ancak eğitim ve anne baba bilinçlendirilmesi ile olacaktır .Ayrıca çocukların yaşadıkları ortamların , çevre imkanlarının , devletin sağlayacağı imkanların çeşitliliği ve kalitesi bu sorunların oluşması ve sürecinde etkili olabilmektedir .

Çocuk eğitiminde çocuğun gerektiği şekilde yetiştirilmesi ve onun topluma hazırlanması büyük oranda , anne babanın hayatın ilk gününden itibaren çocuk ile etkileşimi , konuşmaları , eğitim açısından vermeye çalıştıkları , ev içerisindeki tutumları ,etkili olmaktadır .

Anne babaların çocuklarının normal bir şekilde sosyal , kişilik ve mental motor gelişimin olması ve sağlıklı bir psikolojik yapıya sahip olmaları için yapmaları gerekenler :

  • Dengeli eğitim ve yönlendirme
  • Anne babanın kendi aralarındaki söz ve davranış birliği
  • Çocuğa karşı aşırı hoşgörü veya aşırı disiplin uygulamalarından kaçınmaları
  • Olaylar ve ilerleyen süreç içerisinde davranış olarak tutarlı olmaları ve farklı farklı tepki vermemeleri
  • Çocuğa tepkilerinin yersiz ve abartılı olmaması
  • Güzel ve faydalı şeylerde çocuğun davranışlarının onaylanması
  • Hatalı durumlarda uygun bir şekilde cezalandırılmaları
  • Yapılan yanlışları sadece kızarak değil nedenini mantık çerçevesinde açıklamaları
  • Onlara değer vermeleri
  • Kişilik yapılarına saygılı olmaları
  • Onlara söz hakkı tanımaları
  • Sevildiklerini hissettirmeleri
  • Onlara güven duygusunu aşılamaları
  • Sosyal ve psikolojik gelişimini yakından takip etmeleri
  • Gösterilen davranış problemlerine karşı duyarlı olmaları
  • Kendi psikolojik çatışmalarını çocuklara yansıtmamaları ile daha sağlıklı çocuk yetiştirme mümkün olacaktır.

 

            Anne-baba öncelikle çocuğunu bağımsız bir birey olarak kabul eden,ona sevgi ile yaklaşan ve olumlu ilişki kurmaya çalışan kişiler olmalıdırlar. Bilinmelidir ki,sevgi temeline dayanan eğitim,sağlam ve başarılı eğitimdir.

            Anne-baba,soyut düzeyde uyarı yerine,somut düzeyde eylemi temel almalıdır.

            Anne-baba öyle bir ortam hazırlamalıdır ki,çocuk sanki her zaman anne ve babası yanındaymış gibi kendini güvenli ve hiç yanında değilmiş gibi özgür hissetsin.böyle bir aile ortamı çocuğun kendine özgü anlayış ve düşüncesini ifade etme olanağı sağlar. Buna karşın sağlıksız bir aile,çocuğun nasıl algılaması,düşünmesi ve davranması gerektiğiyle ilgilenir. Çünkü bu ana-baba için,çocukları belirli bir kalıba sokmak,onu bağımsız olarak gelişmesinden daha önemlidir.

            Anne- baba,çocuğunun kişiliğine saygı duyan,benlik saygısı üstün kişiler olmalıdır ki,çocuklarının benlik saygısı da üstün olabilsin.anne-babalar kendi kendini yönetebilen bireyler yetiştirmek için gerekli psiko-sosyal ortamı hazırlamalıdırlar. Bunun için de aşırı koruyucu yaklaşımdan kaçınarak çocuğun kendi kendini yöneten bir birey olmasına fırsat verilmelidirler.

            Kısacası,anne-baba,çocuğa sevgi veren,girişim yeteneğini ve özgüvenini kazanabilmesi için onu destekleyen kişiler olmalıdırlar. Çocuğa yeterli düzeyde desteğin sağlandığı bu ortamda anne-babanın sağladığı disiplin ve eğitimin nitelikleri olumludur.Çocuğun istemi hiçbir zaman engellenmez. Aşırı davranışları anlayışla karşılanır ve yumuşak bir biçimde düzeltilir. Böyle bir esnek ortamda çocuk ,cesaretli ve topluma uyumlu bir insan olarak yetişir. Yaşamını yapıcı çabalar üstüne kurmayı öğrenir.

            İdeal anne-babayı tanıtmak zor olmakla beraber başarılı anne-babalar ,çocuğun ihtiyaçlarını sezen,onlara uygun yanıtlar veren,aşırı hoşgörülü veya katı olmayıp ,çocuğa karşı esnek bir yaklaşım içinde olan ,davranışlarında belirli bir kararlılık ve devamlılık sağlayan,karşı çıkmadan önce her zaman çocuğunun isteklerini dinleyen anne-babalardır.

            Yine başarılı anne-babalar,çocuğunun kendi kendisini denetlemesini ya da iç denetim demek olan ahlak gelişimine ortam hazırlayan,çocuktaki sorumluluk duygusunu geliştiren,olayların sonuçlarıyla onları başbaşa bırakan,onlara hak ve özgürlüklerinin sınırını öğreten,çocuklarına korku silahını çevirmeksizin,kendi kendilerini disipline eden ve düşüncelerini özgürce anlatabilen birer birey olarak yetişmelerine imkan hazırlayan kimselerdir.

 

 AİLE İÇİ İLETİŞİM

 

            Etkili iletişimin temelinde bireyin kendisini tanıması, kendi değerlerinin ve tutumlarının farkında olması ve kendine güven yatar. İyi bir iletişimci ipuçlarını anında görür (jestler, mimikler, beden duruşu) ve onları gerçekçi olarak değerlendirir.

 

 İLETİŞİM ENGELLERİ

 

1.Emir vermek, Yönlendirmek: Bu iletiler kişinin duygularının önemsiz olduğu mesajını verir. Kişi diğer kişinin istediğini yapma zorunluluğunu hisseder.

 2.Uyarmak, Gözdağı vermek: Bu iletiler de emir verme ve yönlendirmeye benzer; ancak kişinin vereceği yanıtın karşılığı olacak tümceleri de içerir. Kişinin isteklerine saygı duyulmadığı mesajını verir. Bu durum kişide öfke ve düşmanlık yaratır.

3.Ahlak dersi vermek: Bu tür ilişkilerde otoritenin ve zorunlulukların gücü kişiye karşı kullanılır. “yapmalısın, etmelisin” mesajlarını iletir ve bireyi karşı koymaya zorlar.

4.Öğüt vermek ve çözüm önerileri getirmek: Kişinin sorunlarını kendi kendisine çözeceği yeteneğinin olmadığına inanıldığını gösterir.

5.Öğretme, nutuk çekme, mantıklı düşünceler önerme: Bu durum aile içinde o anda herhangi bir sorun yokken çocuklar tarafından kabul edilebiliyor; ancak, sorun anında bu durum kabul edilmiyor ve daha fazla çatışmalara neden oluyor. Mantıklı düşünceler önerme çocuğun mantıksız ve bilgisiz olduğuna dair mesaj iletir.

6.Yargılamak, eleştirmek, suçlamak,aynı düşüncede olmamak: Bu iletiler çocuk üzerinde diğerlerinden daha fazla olumsuz etki yapar. Bu değerlendirmeler çocuğun benlik saygısını düşürür. Çocuklar hakkında yapılan olumsuz değerlendirmeler çocuğun kendisini değersiz, yetersiz görmesine neden olur.

 7.Övmek, aynı düşüncede olmak, olumlu değerlendirmeler yapmak: Genel inanç olarak bu durumun çocuğa zarar vereceği hiç düşünülmez. Çocuğun öz imgesine uymayan değerlendirmelerin yapılması çocukta kızgınlık yaratır. Çocuklar bu iletileri anne babanın kendilerini yönlendirme ve isteğini yaptırma girişimi için kurnazlık olarak yorumlarlar. “Siz böyle söyleyince sanki ben daha çok mu çalışacağım?” gibi düşünürler. Övgü ise başkalarının yanında yapılıyorsa çocuğu utandırır. Aşırı övgü sonucunda çocuk buna alışır ve övülmeye gereksinim duymaya başlar.

8.Ad takmak, alay etmek: Çocuğun benlik saygısı üzerinde olumsuz etki yapar. 9.Yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak: Bu durum çocuğun konuşmasını, kendi duygularını ifade etmesini engeller.

10.Güven vermek, desteklemek, avutmak, duygularını paylaşmak: Anne babalar çocuklarının duygularını tam olarak anlamadıklarında ortaya çıkar. Böyle bir durumda sorun hiç yokmuş gibi algılanıp avutma eğilimine gidilir.” Üzülme yarın her şey düzelecek, kendini daha iyi hissedeceksin” gibi mesajların verilmesi çocuğun önemsenmediği hissini verir.

11.Soru sormak, sınamak, sorgulamak: Çocuk sorgulanıyor hissine kapıldığında bu durum onda güvensizlik, kuşku oluşturur.

12.Sözünden dönmek, oyalamak, alay etmek, şakacı davranmak, konuyu saptırmak: Böyle iletiler yüzünden çocuk anne babasının onunla ilgilenmediğini, duygularına saygı göstermediğini belki de onu dışladığını, dikkâte almadığını düşünür. Çocuklar sorunlarını dile getirdiklerinde çok ciddidir. Şaka ve espriyle karşılık vermek onları incitebilir ve itilmişlik kenara atılmışlık duygusunu verir.

 

 

  • Konuşmalarını engeller •Savunmaya geçirir •Kavgacı yapar, karşı saldırıya yöneltir •Yetersiz olduklarını hissettirir •Kızdırır, küstürür •Oldukları gibi kabul edilemedikleri duygusunu uyandırır •Sorunlarını çözmede kendilerine güvenilmediğini hissettirir •Anlaşılmadıklarını hissettirir •Duygularının yersiz olduğunu hissettirir •Kızdırır, yılgınlığa uğratır •Sorgulanıyor duygusunu yaratır •Anne ve babasının kendisiyle ilgilenmediği duygusunu uyandırır.

 

DİNLEME BECERİLERİ

 

Edilgin dinleme (sessizlik): karşısındakinin konuşmasına olanak verme. Edilgin dinleme kişiye:

  • Duygularını duymak istiyorum
  • Duygularını kabul ediyorum
  • Benimle paylaşmak istediğin konuda vereceğin karara güveniyorum
  • Bu senin sorunun sorumlu sensin gibi güçlü mesajları verir.

 

Kabul ettiğini gösteren tepkiler: Sessizlik iletişimi engellemesine karşın çocuğa kabul edilmediği izlenimini verir. Ona gerçekten tüm dikkâtimizi verdiğimizi göstermeliyiz. Bunu yapmak içinse karşımızdakine sözlü ve sözsüz mesajlar iletmeliyiz. Hı hı, evet, seni anlıyorum.....gibi sözlü mesajlarla; baş sallama, jestler ve mimiklerle, beden duruşu gibi sözsüz mesajlarla karşımızdakine onu dinliyor hissini vermemiz gerekir.

Konuşmaya açık davet: Çocuklar sorun ve duygularını dile getirmekte güçlük çekerler. Konuşmak için yüreklendirilmek isterler. Şu örnek cümlelerle konuşmaya davet sağlanabilir:

  • O konuda konuşmak ister misin?
  • Bu olay karşısında neler hissettin?
  • Bana örnek verir misin?
  • Bu konuda neler düşünüyorsun?

 

Etkin dinleme:Etkin dinlemede kişinin söylediklerinin gerçek anlamlarının kavranması gerekir. Etkin dinleme çocukların duygu boşalımına yardım eder. Çocukların duygularını keşfetmelerine yardımcı olur. Etkin dinleme çocukların olumsuz duygulardan korkmamalarına yardım eder, ana-baba-çocuk arasında sıcak bir dostluk geliştirir. Duyulduğunu ve anlaşıldığını bilmek öylesine hoş bir duygudur ki, konuşan dinleyene karşı bir yakınlık duyar. Çocuklar sevgiye tepki verirler. Kişi empati kurup doğru olarak dinleyince karşısındakini anlar. Bir anlamda kişi kendisini karşısındaki kişinin yerine koyar. Empati kurmayı öğrenen anne ve babalar çocuklarına daha fazla anlayış göstermiştir.

 

Etkin dinleme için:

  • Çocuğun söylediğini duymak istemelisiniz. Bu onun için zaman ayırmak anlamına gelir. Zamanınız yoksa bunu çocuğunuza söylemelisiniz.
  • andaki soruna yardımcı olmayı gerçekten istemelisiniz. İstemezseniz isteyinceye kadar bekleyin.
  • Duyguları ne olursa olsun, sizin duygularınızdan ne denli farklı olursa olsun onun duygularını gerçekten kabul etmelisiniz.
  • Çocuğun duygularını tanıdığına, onlarla baş edebileceğine ve sorunlarına çözüm bulma yeteneğine tam olarak güvenmelisiniz. Bu güveni çocuğunuz sorunları kendi başına çözdüğünü gördükçe kazanacaksınız.
  • Duyguların sürekli değil, geçici olduğunu anlamalısınız. Duygular geçicidir.
  • Çocuğunuzu diğerlerinden farklı ayrı bir birey olarak algılamalısınız. Bu “ayrılık” çocuğun kendi duygularının olmasına, nesneleri kendisine göre algılamasına “izin” vermenize destek olur. “Ayrılık” ı, yalnızca hissetseniz bile çocuğa yardımcı olabilirsiniz. Çocuğun sorunları olduğunda onun yanında olmalı ancak karışmamalısınız.

 

Etkin dinlemenin en uygun zamanı çocuğun sorunu olduğunu gösterdiği andır. Ana-babalar çocuklarının duygularını dile getireceklerini duyacakları işin çoğunlukla bu anı kolaylıkla yakalayacaklardır.

Tüm çocukların öğretmenleri, arkadaşları, ana- babalarıyla, kardeşleri hatta kendileri ile ilgili problemleri olabilir. Bu sorunlar onların stres yaşamalarına neden olabilir. Bu tür sorunların çözümü için yardım alan çocuklar daha kendine güvenli ve daha güçlü olurlar. Yardım almayanlarsa duygusal açıdan sorunlar yaşarlar.

Etkin dinlemenin uygun zamanını bilmek için ana-babaların “bir sorunum var” türünden tümceleri duymaya açık olmaları, ancak önce çok önemli olan “SORUN KİMİN?”ilkesini bilmelidirler.

 

Ana-baba-çocuk ilişkisinde aşağıdaki gibi üç durum vardır:

1.Çocuğun herhangi bir gereksinimi engellenmişse sorunu var demektir. Çocuğun o anki davranışı anne-babanın gereksinimini karşılamasına somut bir biçimde engel yaratmadığı için sorun ana-babanın değil, SORUN ÇOCUĞUNDUR.

2.Çocuğun gereksinimleri engellenmeyip karşılanmakta ve davranışı anne-babasının gereksinimini karşılamada somut bir engel de yaratmamaktadır. Bu nedenle İLİŞKİDE SORUN YOKTUR

3.Çocuğun gereksinimleri karşılanmakta ancak davranışı anne-babasının gereksiniminin karşılanmasını somut bir biçimde engellemektedir. Şimdi SORUN ANNE-BABADADIR.

    Çocuğun sorunu olduğu zaman anne-babanın ETKİN DİNLEMESİ için en uygun zamandır. Ancak sorun anne babadayken uygun değildir. Çocuk sorun yaşıyorsa etkin dinleme ile onun kendi sorunlarına çözüm bulmasına yardım edebilirsiniz.

   Etkin dinlemenin aşırı kullanılması ya da uygun zamanda ve durumda kullanılmaması işlerlik sağlamaz. Bu nedenle daha öncede belirtildiği gibi zamanlamanın ve koşulların sağlanması gerekir.

 

BEN DİLİ-SİHİRLİ DİL

Genellikle anne ve babalar iletişimde “sen dili”ni kullanıyorlar sen iletileri duygu ifade etmez . genellikle emir verme yargılama, öğüt verme gibi iletişim engellerini içerir. Örneğin:

  • Konuşma artık
  • Yapmamalısın
  • Dersine çalışmazsan
  • Yaramazlık yapıyorsun
  • Bebek gibisin
  • Dikkât çekmek istiyorsun
  • Daha iyi öğrenmelisin......

      Ana-baba çocuğun davranışını kabul etmediği zaman o davranış nedeniyle ne hissettiğini çocuğa söylerse ileti “SEN İLETİSİ”nden “BEN İLETİSİ” ne dönüşür. Yani ben dilinde duygular konuşur.

  • Yorgun olduğum zaman canım oyun oynamak istemiyor
  • Eğer bugün çok yaramazlık yaparsan ben çok üzülürüm
  • Akşam yemeğini zamanında yetiştiremeyeceğim diye endişeleniyorum

      Gerçekten de çocuktan beklediğimiz davranışların oluşmasında “ben dili”nin ne kadar etkili ve doğru bir iletişim aracı olduğunu göreceksiniz.

      Ben dili çocuğun ana babasının kabul edemediği davranışını değiştirmesinde daha etkili olduğu gibi çocuk- ana baba ilişkisi için de daha sağlıklıdır. Ben dili çocuğu direnmeye, isyan etmeye yöneltmez. Örneğin dışarı çıkmak için direnen bir çocuğa:

 

“Hayır, hemen odana git, sokağa çıkamazsın” demek mi doğrudur; yoksa “hava karardığı için sokağa çıkman beni endişelendiriyor. Bu yüzden gitmeni istemiyorum ama, yarın erken saatte arkadaşlarınla birlikte olmana izin verebilirim.” demek mi doğrudur? Tabii ki ilk cümle sen iletilerini içerdiği için çocukta bir direnme ya da isyana yol açacaktır. Ancak ikinci cümlede duyguların ifadesi söz konusu olduğu için ben dilini kullanmak daha etkilidir. Çünkü ben dili davranışı değiştirme sorumluluğunu çocuğa devreder.

 

SORUN ÇÖZME BECERİSİ

 

    Kızgınlık ve öfke duygusu, farkında olunan ya da olunmayan çatışmalardan kaynaklanır. Sadece kısa süreli duygusal gerginlikleri değil uzun süreli çatışmaları çözmek de, yaşamın önemli bir parçasını oluşturur.

 

    Çatışma değişik nedenlerden kaynaklanabiliyor çatışmaların çözümüne iki temel tutum içinde yaklaşılabilir.

1.Ben kazanacağım, o kaybedecek. (KAZAN / KAYBET)

2.Her ikimizin de sonuçtan memnun olması gerekir. (KAZAN / KAZAN ya da KAYBEDEN YOK ) yaklaşımları.

Kazan / Kaybet Yaklaşımı:

    İki kişiden biri varılan sonuçtan hoşnut kalmaz. Bu tutumda en güçlü olan, hileli davranan kazanır. Bu yöntem beraberinde karşılıklı ilişkilerde güvensizliği getirir. Karşısındakini kaybetme pahasına tartışma taraflardan birince kazanılır.

Kaybeden Yok Yaklaşımı:

    Bir çatışma konusu ortaya çıktığı zaman, taraflardan her biri sadece kendi isteğinin yapılmasına olanak verecek bir çözümde ısrar edecek yerde, her ikisi de yaratıcı bir biçimde iki tarafı birden tatmin edecek bir çözüm yolu bulmaya çalışırlar. Çatışmayı çözebilecek değişik yollar düzenli bir biçimde gözden geçirilerek bu gerçekleştirilebilir.

 

Sorun çözebilmek için kullanılabilecek aşamalar: 

1.Birinci aşama: ÇATIŞMAYI TANIYIN: Sizce sorun nedir? Bu konuda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Burada “BEN DİLİ” kullanmayı ve her ikinizi de memnun edecek bir çözüme ulaşma tutumu içinde olduğunuzu belirtmeyi ihmal etmeyin.

 2.İkinci aşama: BİR ÇOK ÇÖZÜM YOLU ORTAYA KOYUN: beş yada on dakika gibi belirli bir zaman süresi içinde aklınıza gelen çözümleri. İyi ya da kötü, mümkün ya da değil gibi süzgeçlerden geçirmeden olduğu gibi ortaya koyun. Bu aşamada amaç sorunla ilgili olabildiği kadar çok sayıda çözüm yolunu bir liste halinde ifade edebilecek duruma gelmenizdir.

3.Üçüncü aşama: ÇÖZÜM YOLLARINI DEĞERLENDİRİN: Bu aşamada her çözüm yolunu değerlendirerek, bu çözüm yollarının her birinizi tatmin ettiğini tartışacaksınız. Bu evrede kişilerin dürüstçe düşüncelerini ifade etmeleri önemlidir. Bir çözüm tarzını istemediği halde karşısındaki memnun olsun diye kabul etmek, iki kişinin arasındaki ilişkinin sağlığı bakımından sakıncalıdır.

 4.Dördüncü aşama: EN İYİ ÇÖZÜMDE ANLAŞIN: Şu ana dek bütün seçenekleri gözden geçirmiş bulunuyorsunuz. Şimdi her ikinizi de en çok tatmin edecek kararı verme durumudur bu karara ulaştıktan sonra çözümün ne anlama geldiği bir kez daha her iki kişi tarafından ifade edilir.

5.Beşinci aşama:ÇÖZÜMÜ UYGULAMAYA KOYUN: Bu evrede çözümün ayrıntılarını konuşmaya başlarsınız. Burada ayrıntılardan kastedilen, çözüm uygulamaya konduğunda her iki tarafça ne gibi uyarlamalar ve ayarlamalar yapılması gerektiğinin konuşulmasıdır. Çözüm bir planlamayı gerektiriyorsa hemen planlamaya başlayın. Burada üzerinde durulması gereken nokta çözümün uygulanmaya geçebilmesi için gerekli işlemlerin her iki kişi tarafından anlaşılmış olmasıdır.

 6.Altıncı aşama: ÇÖZÜMÜ GÖZDEN GEÇİRME: Bir çözümün gerçekten uygulanabilir ve uygulanamaz olduğunu denemeden anlamak zordur. Çözümü bir süre uyguladıktan sonra gözden geçirmek üzere bir araya gelmekte büyük fayda var. Bu durumdan sonra çözüm tarzında bazı değişiklikler önerilebilir. Hatta öyle bir durum olabilir ki çözümü her iki taraf tatmin edici bulmayıp yeniden gözden geçirmek gereği duyulabilir.

 

      Önemli olan sorunun altında ezilmek yerine her iki tarafı da hoşnut edecek bir çözüme ulaşıncaya kadar yaratıcı bir biçimde sorunla uğraşmak yapıcı çözüm önerileri getirmektir. Zaten anlatılan tüm bu bilgiler yerine geldiğinde ilişkiler daha yapıcı olacak ve karşılıklı olarak birbirini anlama söz konusu olacaktır.

 

 

Her aile gerek açık gerekse kapalı olarak kurallarını belirlemiştir. Sağlıklı ailede kurallar gizli değil açık olarak belirlenmiştir. Aile içindeki bireyler birbirlerinin iyi tanırlar, duygular karşılıklı olarak hissedilir. Evde eşitlik söz konusudur.

 

Mutlaka ki zaman zaman her evde küçük de olsa çatışmalar yaşanır. Hiç çatışma yaşanmayan bir evde büyük olasılıkla maskeler takılıdır. Yani sosyal maskeler iletişimde bulunuyordur.

 

            Çatışma uzun süreli ilişki içinde olan kişiler arasında doğal olarak ortaya çıkar. Önemli olan çatışmanın çıkmasını önlemek değil, çatışma çıktığı zaman kişilerin birbirleriyle nasıl etkileşim kuracağının bilinmesidir. Aralarında çıkan çatışmayı birbirlerini kırmadan çözebilme becerisini gösteren çiftler sağlıklı bir aile kurar.

 

Sağlıklı bir ailede sorunları çözmek için kullanılan yöntemler: 

 

  • Duygu ve düşünceler olduğu gibi, abartılmadan ortaya konulmalıdır (Bu tutuma kendine güvenli ve kendine saygılı tutum diyoruz. Bu tutum içinde olan kişiler hem kendilerine hem de başkalarına saygı gösterirler.)
  • Sorunlar şimdiki bağlam içinde ele alınmalı ve eski birikimler işin içine sokulmamalıdır •Kesinlikle öğüt verme kullanılmamalı, davranışlar somut bir biçimde ayrıntılı olarak ele alınmalıdır.
  • Yargılamaya gidilmemeli, kişiler kendi duygu ve düşüncelerini ifade edebilmelidirler.
  • Duygu ve düşünceler, ne az ne eksik, olduğu gibi olduğu gibi ifade edilmelidir; karşısındakinin ne beklediğine ya da en mükemmel olması gerektiğine göre ifadeler aranmamalıdır.
  • Konunun özü ile konuya ilişkin olmayan ayrıntılar birbirinden ayırdedilmelidir. Örneğin siz çocuğunuza “iki saat geciktin” dediğinizde, çocuğunuz size: “hayır bir saat kırk beş dakika geciktim” dememelidir.
  • Sorun çözmede etkin dinleme kullanılmalıdır. (daha sonraki bölümde ayrıntılı olarak anlatılacak)
  • Belirli bir zaman konusu içinde ancak bir çatışma üzerinde durulmalı, başka çatışma konuları çatışmaya katılmamalı. Örneğin: “hem geç kalıyorsun hem de bana yardım etmiyorsun”diyerek iki konuyu birden ortaya atmamak gerekir.
  • Birinin haklı çıkması yerine her iki tarafın da anlaşabileceği bir çözüme yönelmek gerekir. “ben haklıyım, sen yanlış hareket ediyorsun” tarzında davranmamak gerekir.

 

 Sağlıksız ailede gizli kurallar:

 

Sağlıksız ailede kurallar bilinçaltındadır. Gizli ve açığa çıkmamıştır. Bu kuralları kimse tartışamaz. İşte sağlıksız ailede geçerli olan kurallar şunlardır:

 

1.Denetleme: çocuk duygu ve düşüncelerini ifade ederken hep korku içindedir. Ya da duygularını ifade edemez, bastırır. Söyleyeceklerini hep önceden kestirmek zorundadır. Kendiliğinden ortaya çıkan davranış kötüdür, affedilmez. Bu tür ailelerde sağlıklı bir güven ortamı söz konusu değildir.

2.Mükemmeliyetçilik: Yapılan her işte, girilen her sınavda kişinin mükemmel olması beklenir. Her şey göstermeliktir, başkasının beğenmesi için yapılır. Mükemmeliyetçilik kişinin kendi gerçeğinin hiçbir değeri olmadığını kendi düşünüş ve değerlendirilişinin önemsiz olduğunu ifade eder. Bu ortamda yetişen çocuğun temel duygusu umutsuzluktur. Kendilerini değersiz, yetersiz bulurlar.

 3.Suçlama: Suçlama olayları olduğu gibi kabul etmemenin bir sonucudur. Yapılan suçlamalar her şeyin denetim altında tutulması gerektiği ve yapılan herşeyin mükemmel olmasının zorunlu olması gerektiğini ortaya çıkarır. Bu durum ise kişide kaygı ve utanç duygularını yaratır.

4.Beş temel özgürlüğün inkârı: Sağlıksız ailede kişilerin doğal olarak geliştirdikleri algılama, duygu, düşünce, davranış, arzu ve amaçları inkâr edilir. “içinden geldiği gibi değil; mükemmeliyetçi kurala uyarak, başkalarının senden beklediği biçimde algıla, duygulan, düşün,davran, arzu et, ve amaç edin.” Bu durum kişini kendi gerçeğini inkâr etmesine neden olur. Böylece kişi tamamen dışa bağımlı, kendi iç dünyasıyla ilişkisi kopuk, robot gibi yaşar. Böyle bir kişinin mutlu olması da sözkonusu olmaz.

5.Konuşmanın yasak olması: Sağlıksız bir ailede özellikle çocukların duygu ve düşüncelerini ifade etmesine olanak verilmez. Bu duru çocuklarda değersizlik duygularına neden olur. 6.Küskünlük ve kırgınlıkların sürdürülmesi: Aile içindeki kırgınlık ve küskünlüklerin sürdürülmesi, kişilerin birbirlerini anlamasını ve sorunun çözülmesini engeller.

7.Kimseye güvenmeme: Sağlıksız bir ailede kimse kimseye güvenmez. Aslında güven var gibi görünse de temelde güvensizlik vardır. Sağlıksız ailede yetişen kişi kimseden saygı ve gerçek sevgi görmediği için kimsenin kendisine yardım edemeyeceğine inanır. Yardım etmek isteyenlerin “mutlaka art düşüncesi vardır, çıkarı vardır” diye düşünür.

Sağlıksız ailede yetişen kişilerin kendilerine güveni olmaz. Bu kişiler mutlaka dıştan denetimli bireyler olurlar.

 

 “Temelinde sevgi olan hiçbir eğitim başarısızlığa uğramaz”

Pestallozi

 

ÇOCUĞUNUZUN YAŞINA UYGUN BOY VE KİLO ÖLÇÜLERİ

1-KIZ ÇOCUKLARDA NORMAL BOY GELİŞİMİ ÖLÇÜLERİ

Not:bu sınırlar en alt ve en üst değerler olup aradaki değerler normal sınırlarda kabul edilmektedir.

Doğumda 47-53 cm arası

3 .ay 54-64 cm arası

6.ay 58-70 cm arası

9.ay 61-75 cm arası

12.ay 64-80 cm arası

15.ay 68-84 cm arası

18.ay 71-88 cm arası

2.yaş 76-95 cm arası

2.5 yaş 81-100 cm arası

3.yaş 85-104 cm arası

3.5 yaş 89-108 cm arası

4.yaş 92-112 cm arası

4.5 yaş 94-115 cm arası

5.yaş 97-118 cm arası

5.5yaş 100-121 cm arası

6 yaş 103-125 cm arası

6.5 yaş 105-128 cm arası

7.yaş 108-131 cm arası

7.5 yaş 112-134 cm arası

8.yaş 115-137 cm arası

8.5 yaş 117-140 cm arası

9.yaş 120-143 cm arası

9.5 yaş 123-146 cm arası

10.yaş 125-149 cm arası

10.5yaş 129-153 cm arası

11.yaş 133-157 cm arası

11.5yaş 137-161 cm arası

12.yaş 140-165 cm arası

12.5 yaş 143-167 cm arası

13.yaş 144-169 cm arası

13.5 yaş 146-170 cm arası

14.yaş 147-170 cm arası

14.5 yaş 148-170 cm arası

15.yaş 148-171 cm arası

15.5 yaş 148-171 cm arası

16.yaş 148-171 cm arası

16.5yaş 148-171 cm arası

17.yaş 148-171 cm arası

2-KIZ ÇOCUKLARDA NORMAL KİLO GELİŞİMİ ÖLÇÜLERİ

Not:bu sınırlar en alt ve en üst değerler olup aradaki değerler normal sınırlarda kabul edilmektedir.

Doğumda 2.6-4.3 kg arası

3 .ay 4-7 kg arası

6.ay 5.4-9.2 kg arası

9.ay 6.4-10.8 kg arası

12.ay 7.1-12.1 kg arası

15.ay 7.7-13 kg arası

18.ay 8.3-13.7 kg arası

2.yaş 9.2-15.1 kg arası

2.5 yaş 9.9-16.3 kg arası

3.yaş 10.6-17.5 kg arası

3.5 yaş 11.2-19 kg arası

4.yaş 11.6-20.6 kg arası

4.5 yaş 12-22 kg arası

5.yaş 12.6-23.8 kg arası

5.5yaş 13.2-25.2 kg arası

6 yaş 13.7-26.6 kg arası

6.5 yaş 14.4-28.3 kg arası

7.yaş 15.3-30 kg arası

7.5 yaş 16.2-31.8 kg arası

8.yaş 17.3-34 kg arası

8.5 yaş 18.6-36.5 kg arası

9.yaş 20-39 kg arası

9.5 yaş 21.6-42 kg arası

10.yaş 23-45 kg arası

10.5yaş 24.8-49 kg arası

11.yaş 26.5-53 kg arası

11.5yaş 28-56.6 kg arası

12.yaş 30-59 kg arası

12.5yaş 32-61 kg arası

13.yaş 34-63.3 kg arası

13.5 yaş 36.5-65 kg arası

14.yaş 38-66.3 kg arası

14.5 yaş 39-67 kg arası

15.yaş 40-68 kg arası

15.5 yaş 41-69 kg arası

16.yaş 41-70 kg arası

16.5yaş 42-70 kg arası

17.yaş 43-71 kg arası

3-ERKEK ÇOCUKLARDA NORMAL BOY GELİŞİMİ ÖLÇÜLERİ

Not:bu sınırlar en alt ve en üst değerler olup aradaki değerler normal sınırlarda kabul edilmektedir.

Doğumda 46-54 cm arası

3 .ay 55-66 cm arası

6.ay 60-72 cm arası

9.ay 64-77 cm arası

12.ay 68-82 cm arası

15.ay 71-86 cm arası

18.ay 75-89 cm arası

2.yaş 77-92 cm arası

2.5 yaş 83-100 cm arası

3.yaş 86-105 cm arası

3.5 yaş 89-109 cm arası

4.yaş 92-114 cm arası

4.5 yaş 95-118 cm arası

5.yaş 98-121 cm arası

5.5yaş 101-125 cm arası

6 yaş 104-127 cm arası

6.5 yaş 106-130 cm arası

7.yaş 109-133 cm arası

7.5 yaş 112-136 cm arası

8.yaş 115-139 cm arası

8.5 yaş 117-142 cm arası

9.yaş 120-145 cm arası

9.5 yaş 122-148 cm arası

10.yaş 125-151 cm arası

10.5yaş 127-155 cm arası

11.yaş 130-158 cm arası

11.5yaş 132-161 cm arası

12.yaş 135-165 cm arası

12.5 yaş 137-168 cm arası

13.yaş 140-171 cm arası

13.5 yaş 143-175 cm arası

14.yaş 146-178 cm arası

14.5 yaş 149-181 cm arası

15.yaş 152-182 cm arası

15.5 yaş 155-184 cm arası

16.yaş 158-185 cm arası

16.5yaş 160-185 cm arası

17.yaş 162-185 cm arası

4-ERKEK ÇOCUKLARDA NORMAL KİLO GELİŞİMİ ÖLÇÜLERİ

Not:bu sınırlar en alt ve en üst değerler olup aradaki değerler normal sınırlarda kabul edilmektedir.

Doğumda 2.6-4.6 kg arası

3 .ay 4.1-7.5 kg arası

6.ay 5.6-9.7 kg arası

9.ay 6.5-11.3 kg arası

12.ay 7.4-12.5 kg arası

15.ay 8.1-13.5 kg arası

18.ay 8.7-14.3 kg arası

2.yaş 9.1-15 kg arası

2.5 yaş 10.3-17 kg arası

3.yaş 11.1-18 kg arası

3.5 yaş 11.7-19.3 kg arası

4.yaş 12.3-21.1 kg arası

4.5 yaş 12.7-22.6 kg arası

5.yaş 13.4-24 kg arası

5.5yaş 14.1-25.5 kg arası

6 yaş 14.8-26.8 kg arası

6.5 yaş 15.6-28.4 kg arası

7.yaş 16.4-30.1 kg arası

7.5 yaş 17.3-31.9 kg arası

8.yaş 18.1-33.8 kg arası

8.5 yaş 19-36.1 kg arası

9.yaş 19.9-38.6 kg arası

9.5 yaş 21-41.8 kg arası

10.yaş 22-45.7 kg arası

10.5yaş 22.9-49.4 kg arası

11.yaş 24.1-52.8 kg arası

11.5yaş 25.4-56.6 kg arası

12.yaş 26.7-60.1 kg arası

12.5yaş 28.3-64 kg arası

13.yaş 30-67.5 kg arası

13.5 yaş 32-70.4 kg arası

14.yaş 34.2-72.8 kg arası

14.5 yaş 36.8-7.5 kg arası

15.yaş 39.5-77.6 kg arası

15.5 yaş 42.1-79.5 kg arası

16.yaş 44.9-80.8 kg arası

16.5yaş 47.4-82 kg arası

17.yaş 48.4-82.7 kg arası

NOT:Boy ve kilo ölçülerinde Prof .Dr. Olcay Neyzi , pediatri 1993 , 1.cilt ten faydalanılmıştır. (nobel kitabevi 2.baskı)

 

Çocuğunuzun Ruh Sağlığı

Bu yazıyla ilgilenip okuduğunuza göre bir yetişkin olmalısınız. Çocuğunuza sevginizi göstermenin ya da ona yardımcı olacak en iyi yolu bulmanın zor olduğu zamanlar vardır. Çocuğunuz sizi şaşırtan, canınızı sıkan ya da çok korkutan davranışlar gösteriyor olabilir. Bu tür davranışların bir bölümü, gelişme ve büyümenin normal sonuçları olabilir. Eğer çocukların ruh sağlığı hakkında daha çok şey öğrenmek istiyorsanız bu yazıyı okumaya devam edin.

Ruh Sağlığı Ne Demektir?

Ruh sağlığı, yaşam olayları karşısında neler düşündüğümüz, neler hissettiğimiz ve nasıl davrandığımızdır. Ruh sağlığı, kendimize, yaşamımıza ve tanıdığımız ve ilgilendiğimiz insanlara nasıl baktığımızdır. Ayrıca ruh sağlığı, zorlanma karşısındaki davranışlarımızı, insanlarla kurduğumuz ilişkileri, tercihlerimizi ve seçimlerimizi belirler. Yaşamın her döneminde fiziksel sağlık kadar ruh sağlığı da önemlidir.

Ruh Sağlığı Problemleri

Bir çocuğun ateşinin yükseldiği kolayca anlaşılabilir, fakat ruh sağlığının bozulduğunu anlamak daha zordur. Çünkü ruh sağlığı ile ilgili problemler her zaman gözle görülmeyebilir ama belirtilerini anlamak mümkündür.

Ruh sağlığı problemleri teşhis edilebilmektedir. Ruh sağlığı uzmanları belirtilerle ilgili bilgileri toplamakta ve incelemektedirler. Depresyon ve kaygı ile uyum, yeme bozuklukları ve dikkat eksikliği/hiperaktivite ruh sağlığı problemlerinden bazılarıdır.

Ruh sağlığı problemleri, her beş çocuktan birinde herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir.

Ne yazık ki, ruh sağlığı bozulan çocukların tahminen üçte ikisi ihtiyaçları olan yardımı almamaktadır.

Pek çok çocuk ve ergen, kısa süreli bir tedavi görerek atlatabilecekleri ve ciddi bir ruh sağlığı problemine dönüşmeyebilen duygusal zorlanma dönemleri yaşarlar. Örneğin, sevilen birinin kaybı, aile ilişkilerinde bir değişme bu tür problemlere yol açabilir.

Bir çocuğun ruh sağlığı zihinsel kapasitesi ile ilişkili değildir. Ruh sağlığı sorunları olmayan çocuklarınki gibi ruh sağlığı sorunları olan çocukların da zeka düzeyleri düşükten (zihinsel gerilik) yükseğe kadar değişebilir.

Özel eğitim, fiziksel sağlık sorunları olan öğrencilerin ihtiyacı olduğu kadar çeşitli ruh sağlığı sorunları olan çocukların ve ergenlerin de özel ihtiyaçlarını karşılamaya yardım eden okulların destek hizmetlerinden biridir. Özel eğitim alan herkesin ruh sağlığı sorunu olması gerekmediği gibi, ruh sağlığı sorunu olan her çocuk ve ergenin de özel eğitim alması gerekmemektedir.

 

Ciddi Duygusal Rahatsızlıklar

Çocuklar ve ergenler için “ciddi duygusal rahatsızlıklar” deyimi, günlük yaşamı ve evde, okulda ya da toplum içindeki işlevleri ciddi bir şekilde engelleyen rahatsızlıklar için kullanılır. Ciddi duygusal rahatsızlık her 20 gençten birinde herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir.

Bu tür ruh sağlığı sorunları, yardım edilmezse, okulda başarısızlığa, alkol ya da ilaç kullanımına, aile ile çatışmaya, şiddete ve hatta intihara yol açabilir.

Nedenler

Küçük çocukların ruh sağlığı sorunlarının temelindeki nedenlerin hepsini bilmiyoruz. Bu sorunların hem çevre hem de biyolojik yapıyla ilgili olduklarını biliyoruz. Biyolojik nedenler içinde, kalıtım, kimyasal dengesizlik ve merkezi sinir sisteminin zarar görmesi sayılabilir. Tıp uzmanları bunlara nörobiyolojik beyin bozuklukları demektedirler.

Pek çok çevresel faktör çocukları tehlikeye sokabilir. Örneğin, şiddete, istismara, ihmale, ölüm ya da boşanma nedeniyle sevilen birinin kaybına ya da bozuk ilişkilere maruz kalan çocuklar için ruh sağlığı bozulma riski daha fazladır. Diğer risk faktörleri, ırk, cinsel yönelim, din ya da yoksulluk nedeniyle reddedilmeyi içerir.

Vazgeçmeyin

Çocuğunuz için doğru yardımı buluncaya kadar aramayı sürdürmeniz önemlidir. Bazı çocukların ve ailelerin psikolojik danışmaya ya da desteğe ihtiyaçları vardır. Diğerlerinin de tıbbi bakıma, ev bakımına, ayakta tedaviye, eğitim hizmetlerine, yasal yardıma, hakların korunmasına, yer değiştirmeye ya da danışmanlığa ihtiyaçları olabilir.

Bazı aileler, başkalarının ne söyleyeceğinden ya da ne düşüneceğinden korkarak yardım aramazlar. Bakımın maliyeti, sınırlı sigorta hakları ya da hiç bir sağlık sigortasının olmaması gibi başka engeller de çıkabilir. Bunlar aileniz için gerçek sorunlar olabilir ama tedavi gereklidir. Bazı ruh sağlığı yardım kurumları ya da toplum ruh sağlığı merkezleri, ailenin ödeme gücüne göre ücretleri ayarlayabilmektedirler.Yardım arama sizin çok sabırlı ve ısrarlı olmanızı gerektirebilir.

Çocuğunuzun Ruh Sağlığının Korunması

Ana-baba olarak çocuğunuzun fiziksel güvenliğinden ve duygusal rahatlığından sorumlusunuz. Bir çocuğu büyütmenin tek bir doğru yolu yoktur. Ana-babalık tarzları değişir fakat çocuğunuz için yapılması gerekenler aynıdır. Aşağıdaki önerilerde eksiklik olabilir. Gelişim dönemleri, yapıcı problem çözme, disiplin tarzları ve diğer ana-babalık becerilerine ilişkin kütüphanelerde ve kitapçılarda yararlı kitaplar bulabilirsiniz.

Besleyici gıdalar, düzenli sağlık kontrolleri, aşı ve sporun yanısıra, çocuğunuza güvenli bir ev ve çevre sağlamak için elinizden geleni yapın. Çocuk gelişim dönemlerini öğrenin, böylece çocuğunuzun yapabileceğinden azını ya da fazlasını beklemeyin.

Çocuğunuzu duygularını ifade etmeye teşvik edin ve duygularına saygı gösterin. Çocuğunuza herkesin acı, korku, öfke ve kaygı yaşadığını anlatın. Bu duygularının kaynaklarını öğrenmeye çalışın. Çocuğunuzun öfkesini olumlu bir şekilde, şiddete başvurmadan göstermesine yardım edin.

Aranızdaki saygı ve güveni geliştirin. Anlaşamadığınızda bile sesinizi yükseltmeyin. İletişim kanallarını açık tutun.

Çocuğunuzu dinleyin. Çocuğunuzun anlayabileceği kelimeler ve örnekler kullanın. Onu soru sormaya teşvik edin. Rahatlık ve güven verin. Dürüst olun. Olumluluklar üzerinde durun. Her konuda konuşmaya istekli olduğunuzu gösterin.

Kendi problem çözme ve baş etme becerilerinize bakın. İyi bir örnek misiniz? Eğer çocuğunuzun duygularından ve davranışlarından bunaldıysanız ya da kendi engellenmelerinizi ya da öfkenizi kontrol edemiyorsanız yardım arayın.

Çocuğunuzun yeteneklerine destek olun, sınırlılıklarını kabul edin. Hedefleri başka birinin beklentilerine göre değil çocuğunuzun yeteneklerine ve ilgilerine göre oluşturun. Başarılarını kutlayın. Çocuğunuzun yeteneklerini başka çocuklarınkilerle kıyaslamayın. Çocuğunuzu tek başına değerlendirin. Çocuğunuzla birlikte olmak için düzenli olarak zaman ayırın.

Çocuğunuzun bağımsızlığını destekleyin ve kendilik değerini artırmasına yardım edin. Yaşamın iniş çıkışlarında çocuğunuzun yanında olun. Çocuğunuzun problemlerin üstesinden gelebileceğine ve yeni yaşantılarla baş edebileceğine güvendiğinizi gösterin.

Yapıcı, açık ve tutarlı bir disiplin uygulayın (Disiplin fiziksel ceza değildir, disiplin bir öğretim şeklidir). Bütün çocuklar ve aileler farklıdır; çocuğunuz için hangi yolun daha etkili olduğunu öğrenin. Olumlu davranışlarını onaylayın. Çocuğunuzun hatalarından ders almasına yardım edin.

Koşulsuz sevin. Özür dileme, işbirliği, sabır, bağışlama ve başkalarıyla ilgilenmenin önemini öğretin.

Uyarı Niteliğindeki Belirtileri Tanıyın

Çeşitli uyarılar, bir çocuğun ya da ergenin muhtemel ruh sağlığı problemine işaret ediyor olabilir. Bu uyarı niteliğindeki işaretlerin bir bölümü aşağıda verilmektedir.  

Çocuğunuzun şu belirtileri gösterip göstermediğine dikkat edin

Duygularla ilgili güçlükler

  • Makul bir neden olmadan üzülme ve çaresizlik duyma ve bu duygulardan kurtulamama.
  • Çoğu zaman yoğun öfkeli olma, ağlama ya da aşırı tepkide bulunma.
  • Değersizlik ya da suçluluk duyguları gösterme.
  • Başka çocuklardan daha fazla endişeli ya da kaygılı olma.
  • Bir ölümün ya da kaybın ardından çok uzamış bir yas tutma.
  • Aşırı derecede korkulu olma. Açıklanamayan korkular duyma ya da diğer çocuklardan daha fazla korku duyma.
  • Fiziksel sorunlarla ya da görünümle sürekli ilgilenme.
  • Zihnini kontrol edememekten ya da zihninin başkaları tarafından kontrol edildiğinden korkma.

Büyük değişimler

  • Okul durumunda kötüleşme.
  • Genellikle zevk aldığı şeylere ilgisini kaybetme.
  • Uyuma ve yeme alışkanlıklarında açıklanamayan değişmeler gösterme.
  • Arkadaşlarından ya da ailesinden uzaklaşma ve hep yalnız kalmayı isteme.
  • Çok fazla hayal kurma.
  • Yaşamı başedemeyecek kadar zor bulma ve intihardan söz etme.
  • Açıklanamayan sesler duyma.

Sınırlılıklar

  • Kendini verememe, karar vermede zorlanma.
  • Yerinde oturamama, dikkati toplayamama.
  • Zarar görmekten, başkalarını incitmekten, “kötü” bir şey yapmaktan korkma.
  • Gün içinde defalarca yıkanma ve eşyaları temizleme ihtiyacı duyma ya da belirli davranışları tekrarlama.
  • Çok hızlı seyreden düşüncelerden kurtulamama.
  • Tekrarlanan kabuslar görme.

Sorun yaratan davranışlar

  • Alkol ya da ilaç kullanma.
  • Çok miktarda yeme ve sonra kusmaya çalışma, müshil ilaçlarını kötüye kullanma ya da kilo almaktan kaçınmak için lavman kullanma.
  • Uygun kiloda olmasına karşın takıntılı bir şekilde spor yapmayı ya da diet uygulamayı sürdürme.
  • Başkalarına ve eşyalarına sık sık zarar verme ya da yasaları ihlal etme.
  • Yaşamı tehlikeye sokacak şeyler yapma.  

Hemen Yardım Arayın

Eğer çocuğunuz bu belirtilerden birini gösteriyorsa ya da belirtiler ciddiyse, hemen bir yardım arayın. Doktorunuzla, okuldaki danışman-rehber öğretmenle ya da çocuğunuzun ruh sağlığı problemi olup olmadığını değerlendirebilecek bir ruh sağlığı uzmanıyla konuşun.

Her çocuğun ruh sağlığı önemlidir.

Pek çok çocuğun ruh sağlığı problemleri vardır.

Bu problemler gerçektir, acı vericidir ve ciddi olabilir.

Ruh sağlığı problemleri anlaşılabilir ve tedavi edilebilir.

 

 

Yorumlar

  • Canan genç

    Çok detaylı ve güzel bir dille anlatmışsınız...teşekkürler...

Yorum Bırakın