DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNDA SINIF ÖĞRETMENLERİNE ÖNERİLER
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUGU NEDİR?
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu aşırı hareketlilik, dikkat sorunları ve istekleri ertelememe (dürtüsellik) belirtileriyle ortaya çıkan bir psikiyatrik bozukluktur. Bir çocukta, gençte veya erişkinde DEHB’ ğu var denilebilmesi için bu belirtilerin yedi yaşından önce bulunması, normal bir kişide olandan çok daha şiddetli düzeyde görülmesi gereklidir. Yani aşırı hareketlilik, dikkat dağınıklığı ve isteklerini erteleyememe belirtileri kişinin günlük yaşamını etkileyecek boyutta olmalıdır. Örneğin 5 yaşındaki bir çocuğun erişkinlerden daha hareketli olması ve dikkatinin çok daha çabuk dağılması normaldir. Ancak bu hareketlilik ve dikkat dağınıklığı akranlarıyla karşılaştırıldığında çok fazlaysa, oyun oynamasına ve akranlarıyla sağlıklı ilişki kurmasına engel oluyorsa DEHB’ğundan söz edilir. Aileler çocuk psikiyatrisine başvurduğunda DEHB’ ğu olan ve özellikle asın hareketlilik belirtileri ön planda olan çocuklarını “düz duvara tırmanır” “onu bir yerde zaptetmek imkansız” “el avuca sığmaz” gibi sözlerle anlatırlar. Öncelikli olarak dikkat sorunları olan çocukların dikkat problemlerini ise genellikle okul yıllarına kadar fark edilmez veya göz ardı edilir. Okula başladıktan sonra anlaşılmaya başlanan dikkat sorunlarını öğretmenler ve aileler genellikle su sözlerle ifade ederler. “sanki aklı hep başka yerlerde” “aşırı dalgın” “derste sanki başka yerde” “hayallere dalın gidiyor” “kendisine bir şey söylendiğinde sanki dinlemiyormuş gibi görünüyor” “çok sakar” “onun kaybettiği eşyalarla 3 çocuk okurdu” “çok unutkan” “5dk. İsi 3 saat de yanıyor”.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU’ NUN BELİRTİLERİ
Dikkat eksikliği Hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda görülen belirtiler 3 grupta ek alınmıştır.
- Hem dikkat, hem aşın hareketlilik, hem de dürtesellik sorunları olanlar.
- Sadece dikkat sorunlan olanlar.
- Sadece aşın hareketlilik- dürtesellik sorunları olanlar.
Önce bu terimleri açıklayalım.
Aşın hareketlilik ne demek? = Çocuklar erişkinlere oranla daha canlıdır ve hareketlidirler. Ancak bu hareketlilik çocuğun kendi yaşıtlarıyla karşılaştınldığında belirgin düzeyde daha fazla olduğunda aşırı hareketlilikten söz edilir. Ayrıca bu hareketlilik, oyun, anaokulu ve okul gibi günlük işlevlerde çocuk aile veya öğretmenler için sorun oluşturduğunda aşırı hareketlilik diye nitelendirilir. (motor davranışı bozukluğudur.)Dikkat sorunları = Dikkatin bir noktaya toplanabilmesinde güçlük, dış uyaranlarla dikkatin çok kolay dağılabilmesi. Unutkanlık eşyalarını veya oyuncaklarını sık sık kaybetme dikkat sorunları bulunduğunu gösterir. (bilişsel işlev bozukluğu.)
Dürtüsellik = Acelecilik, istekleri erteleyememe, sorulan sorulara çok çabuk yanıt verme, başkalarının sözlerini kesmek ve sırasını beklemekte güçlük çekme gibi özellikler dürtüsellik sorunları bulunduğunu düşündürür.
DİKKAT EKSİKLİGİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNUN BELİRTİLERİ
A- Aşırı hareketlilik ve Dürtüsellik belirtileri
---- Aşırı hareketlilik belirtileri----
- Çoğu zaman elleri ayakları kıpır kıpırdır yada oturduğu yerde kıpırdanıp durur.
- Çoğu zaman sınıfta ya da oturması gereken diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar.
- Çoğu zaman uygunsuz olan durumlarda koşturur ya da bir yerlere tırmanır.
- Çoğu zaman sakin bir biçimde boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma yada oyun oynama zorluğu vardır.
- Çoğu zaman hareket halindedir yada motor tarafından sürülüyormuş gibi davranır.
- Çoğu zaman çok konuşur.
----Dürtüsellik belirtileri----
- Çoğu zaman soru tamamlanmadan önce cevabını yapıştırır.
- Çoğu zaman sırasını bekleme güçlüğü vardır.
- Çoğu zaman başkalarını konuşmalarını keser yada yaptıklarını arasına girer. Oyunları
----Dikkat eksikliği belirtileri----
- Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremez, okul ödevlerinde, işlerinde yada diğer etkinliklerinde dikkati dağılır.
- Genellikle üzerine aldığı görevlerde yada oynadığı etkinliklerde dikkati dağılır.
- Doğrudan kendisine konuşulduğunda dinlemiyormuş gibi görünür.
- Çoğu zaman yönergeleri izlemez ve okul ödevleri ufak tefek işleri yada işyerindeki görevlerini tamamlayamaz.
- Üzerine aldığı görevleri ve etkinlikleri düzenlemekte zorluk çeker.
- Sürekli mental çabayı gerektiren görevlerden kaçınır. Bunları sevmez yada bunlarda yer almaya karşı isteksizdir.
- Üzerine aldığı görev yada etkinlik için gerekli olan malzemeleri kaybeder. ( oyuncak, kalem, okul ödevleri gibi)
- Çoğu zaman dikkati dış uyaranlarla kolaylıkla dağılır.
- Günlük etkinliklerde çoğu zaman unutkandır.
Dikkat sorunları bölümünde yer alan 9 maddeden 6’ sı sizin çocuğunuzda varsa çocuğunuzda dikkat eksikliği bulunabileceğini düşünün. Aşırı hareketlilik, dürtüsellik sorunları bölümünde yer alan 9 maddeden 6’ sı çocuğunuzda bulunuyorsa çocuğunuz da aşırı hareketlilik dürtüsellik sorunları bulunabileceğini düşünün. Bu maddeleri incelerken dikkat edilmesi gereken en önemli konu, her maddenin çocuğunuzun yaşına göre nasıl anlaşılacağıdır.
Örneğin; “çoğu zaman yönergeleri izlemez, okul ödevlerini ve görevlerini tamamlayamaz” okul çağındaki çocuklar içindir. Okul öncesi sık sık oyun değiştirme, oyundan oyuna atlama şeklindedir. Yetişkinlerde ise iş yerindeki görevlerini tamamlamaya biçiminde değerlendirilir.
Göz önüne alınması gereken diğer bir konuda bu belirtilerin ne zamandan beri var olduğudur ve ne kadar süre devam ettiğidir. Bir kişi de DEHAB’ ğu var diyebilmek için 7 yaşından önce başlamış ve en az 6 ay devam etmesi gerekiyor. Örneğin ; bir yakınının ölümünden sonra başlayan ve bir aydır devam eden yerinde duramama, sinirlilik ve inatçılık yakınmaları olan 9 yaşındaki bir çocukta DEHB’ ğu değil depresyon yada aşırı yaş reaksiyonu gibi başka psikiyatrik sorunlar düşünülmelidir.
DEHB’ ğu tanısının konulmasıyla ilgili en önemli konulardan biriside bu belirtilerin nerelerde görüldüğüdür. Bir kişi de DEHB’ ğu var denilebilmesi için en az iki alanda bu belirtilerin görülmesi gerekiyor. Örneğin; okulda öğretmen evde anne-baba tarafından bu belirtiler gözleniyorsa çocukta bu tanıya varılabilir. Buna karşın okulda sokakta davranış sorunu olmayan, oyumla bir çocuk sadece evde uyumsuz davranışlarda bulunuyorsa bu çocukta DEHB’ ğundan söz edilemez.
DEHB’ ğu YENİ TANINMAYA BAŞLAYAN BİR BOZUKLUK MU?
DEHB’ ğu ülkemizde yaygın olarak pek bilinmemesine rağmen tüm dünyada çok uzun yıllardan beri bilinen bir bozukluktur. Bu bozukluk ilk olarak 1902 yılında “George Sitill” adındaki bir ingiliz doktor tarafından tanımlanmıştır. 0 yıllarda bu bozukluğun sadece çocukların yetiştirilmesindeki yanlış tutumlara bağlı “yaramazlık” sorunu olduğu ve sadece ailenin çocuğa çok sert davranmasıyla çözülebileceğine inanılmaktaydı.
Oysaki günümüzde çok sert tutumların DEHB’ ğu belirtilerini azaltmaktan çok artırabildiği, özellikle sorunu içinden çıkılmaz bir hale dönüştürdüğü görülmüştür.
1917 yılında ABD’ de ortaya çıkan ensatalit (beyin iltihabı) salgını DEHB’ ğu belirtilerine benzer hareketler saptanmıştır. Bunu üzerine bu bozukluğun beyindeki bir hasardan kaynaklandığı düşünülmüş ve “ minimal (küçük) beyin hasarı” adı verilmiştir. Ancak 1940 lı yıllarda bu çocuklarda beyin hasarını düşündüren bir nedene rastlanmamış ve hastalığın adı “minimal beyin disfonksiyonu” yani beynin çalışmasında küçük bir işleyiş kusuru olarak değiştirilmiştir.
1950’ li yıllarda Metilfenidat (Ritalin) adlı ilacın DEHB’ luğu tedavisinde yararlı olduğu bulunduktan sonra DEHB’ ğu ya olan ilgide büyük artış görülmüştür. Bu yıllarda bir tür amfetamin olan Ritalin kullanılan çocuklarda gözle görülür düzelmeler olması konuya bilim adamlarının ilgisini çekmiş ve bilim adamları “DEHB’ ğunun nasıl meydana geldiği ve nasıl tedavi edilebileceğiyle ilgili sayısız araştırmalar yapmışlardır. Bu çalışmaların sonucunda 1960’ lı yıllarda hastalığın oluşumunda kalıtım gibi biyolojik etkenlerin çok önemli bir rol oynadığı gösterilmiştir. Hatalı anne-baba tutumları çocuğun kişilik özellik ve çevresel etkenlerin hastalığın oluşumunda temel özellikler olmadığı belirlenmiştir.
1970’ li yıllarda ise DEHB’ ğu giderek her bakımdan daha iyi tanınmaya başlamıştır. Bu bozukluğun kapsamında aşırı hareketlilik belirtileri dışında, dikkat eksikliği ve dürüsellik belirtilerinin de bulunduğu anlaşılmıştır. Hastalığın oluşumunda biyolojik nedenlerin en önemli yeri aldığı giderek daha kesinleşirken, tedavide Ritalin kullanımı çok yaygınlaşmıştır. Bu sırada bozukluğun ismi de değişerek “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu” olmuştur.
1980’li ve 1990’ lı yıllarda sürdürülen araştırmalar “Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğunun sadece çocukluk yıllarda görülebilen ve kendiliğinden düzelen bir hastalık olmadığını ortaya koymuştur. Günümüzde çocuklarda olduğu gibi ergenlerde ve erişkinlerde de DEHB’ ğu görülebildiği ve çocuklarda uygulanana benzer tedavi yöntemleriyle düzelme yöntemleriyle düzelme sağlanabileceği bilinmektedir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU TANISI NASIL KORUNUR?
Tanı koyarken olabildiğince fazla kaynaktan bilgi toplanır. Çocuk ve aileyle ilgili bilgi toplanır.
Anne- babayla ve çocukla görüşme yapılır. Çocuğun öğretmenleri, rehberlik servisinden bilgi alınır.
Çocuğa ait özel bilgiler anne ve babanın eğitimi, ekonomik durumları, sigara, alkol gibi alışkanlıkları psikiyatrik ve tıbbi hastalıkları. Annenin hamilelik durumu ve çocuğun doğumundan başlayarak gelişim basamakları sorgulanmaktadır. Anne babayla birlikte görüşme yapılır. Çocuğun davranış sorunları ne zaman başladığı ne zaman başladığı hangi ortamda azalıp çoğaldığı çocuğun duygusal yapısı, sosyal ilişkileri ve şimdiye kadar ki okul yaşantısı araştırılır.
Çocukla görüşme yapılır. Çocuğun davranışları gözlemlenir. Çocuğun yaşına uygun sorular sorulur. Nerede olduğu kaçıncı sınıf olduğu, televizyon programları hangi dersleri sevdiği, hangi oyunları oynadığı, şu andaki el uyguları onunla neden görüşme yapıldığını bilip bilmediği arkadaşlarıyla ilişkileri, kendisinden düzelmesini istediği herhangi bir özelliğinin olup olmadığı biçimindedir.
Çocukla yapılan ilk görüşme sırasında sorulan sorulara doğru yanıt vermemesi veya doğal davranışlarını sergilememesinin çok önemi yoktur. Çünkü pek çok çocuk ailesi tarafından bir psikiyatrisi yada psikolağa getirildiğinin farkındadır ve her zamanla davranışlarından farklı davranabilir. Çocuklara hastane, iğne ve doktor dan korkutularak büyütüldüklerinden çocuk cezalandırıldığını düşünerek rahat davranamaz ve çekingen davranabilir. Farklı vakalarda çocukla görüşme en temel tanı koyma yöntemiyle hiperaktiviteler de çocuğun yakınları ve öğretmenlerinden alınan bilgileri büyük önemi vardır.
Küçük çocuklarla yapılan görüşmelerde çocuğun gelişimini dikkat ve hareketliliğini daha iyi anlamaya yönelik oyunlar oynanabilir. Daha büyük çocuklarla görüşmelerde ise daha çok algı, dikkat planlama ve organizasyon yeteneklerini değerlendirmeye yönelik oyunlar seçilir. Bu oyunlar sırasında DEHB’ ğu olan çocukların aceleci tavırları sağ-sol ayrımı, planlama ve organizasyon yapmada güçlük çekmekleri kısa sürede oynanan oyundan sıkılmaları, bir süre de hareketsiz durma da ve sıralarını beklemekte güçlük çekmeleri hemen göze çarpmakta ve tanı koymaya yardımcı olmaktadır.
ÖĞRETMENDEN AYRINTILI BİLGİ ALINMASI
Çocuklarla anne ve baba dan daha fazla birlikte olan öğretmenlerden çocuk hakkında bilgi alınması tanı için çok önemlidir. Yüz yüze görüşülmesi mümkün olmadığı durumlarda öğretmene soru formu ve ölçekler gönderilir veya mektup yazılır.
DEHB’ ğu ile ilgili test ve ölçülerin uygulanması
Hiçbir psikolojik test, ölçek, kan tahlili veya radyolojik inceleme (bilgisayarlı tomografi, EEG, manyetik rezonans ve diğerleri) DEHB’ ğının kesin tanısını koymaya yeterli olmaz.
Fakat belirtileri araştırmak için bazı soru formaları ve testler tanı koymasına yardımcı olabilir. Bu testler çoğu zaman anne-baba ve öğretmenler için hazırlanmıştır.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu sadece okul öncesi ve okul çağında değil yaşam boyu devam eden bir hastalıktır.
Ergenlik dönemi ve Dikkat eksikliği Hiperaktivite bozukluğu
Çocukluk ve yetişkinlik dönemleri arasında yer alan ergenlik dönemi, kişilerin yaşamında oldukça kritik bir yer tutar. Fırtınalı ve bunalımlı bir dönem olan ergenlik dönemini bir de DEHB’ ğu eklendiğinde çocukların bu geçiş dönemi daha da sorunlu olmaktadır.
DEHB’ luğu bu çocukların anti-tepki göstermeleri yeterince düşünmeden karar alıp uygulamaya kalkışmalarına kolayca öfkelenebilmeleri ve uzun süre dikkatlerini toplayamamaları onların ciddi bir kimlik bocalaması yaşamalarına sebep olabilmektedir. Bu dönem de okul ve anne baba ile yaşanan ve pek çok ergende sorumsuz olarak tamamlanan çatışma veya anlaşmazlıklar “dikkat EH bozukla olan çocuklarda uzun süreli ve şiddetli olabilmektedir.”
Çocukluktan beri var olan davranış sorunları veya okul başarısındaki düşüklük anne babaların ve öğretmenlerin tepkilerinde artışa neden olmaktayken, gencin kendine saygısında ve geleceğe yönelik umutlarında zedelenmeye yol açabilmektedir. Ayrıca ergenlik döneminde çocukluğa göre daha sık rastlanan depresyon ve kaygı bozuklukları DEHB’ ğu belirtilerine eklenebilmekte böylece yeni psikolojik sorunlar ortaya çıkmasıyla dikkat ve davranış sorunları daha da artabilmektedir.
ERİŞKİNLERDE DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
DEHB’ ğu 1900 yıllarının başından beri bilinmesine rağmen çocukluk yıllarını özgü bir bozukluk olarak bilinmekteydi. 1970 li yılların sonlarına doğru DEHB’ ğunun erişkinlerde de görüldüğü düşüncesi bilimsel çevrelerde yaygınlaşmaya başladı. Amerika da ve Kanada da yapılan araştırmada erişkinlerin yaklaşık % 1-2 sini etkileyen oldukça sık görülen bir bozukluk olduğu ve tedavi edilmesi gerektiği konusunda görüş birliği vardır.
Yetişkinlerdeki belirtiler çocukluktan beri var olması gerekiyor. Yani 38 yaşındaki bir kişi de son iki yıl içerisinde dikkat Eks Hiperaktivit bozukluğu ortaya çıkmışsa bu durum bunun dışında bir psikiyatrik veya organik bozukluğun düşünülmesi gereklidir. Çocukluk dönemine ait doğru ve tarafsız bilgileri anne-baba ve kardeşlerden alınmalı. Şu anki belirtilerin değerlendirilmesinde kişinin yakının da olan eşinden, akrabalarından ve arkadaşlarından bilgi alınması yararlıdır. Çünkü çocukluk ve ergenlik dönemindeki kadar olması bile DEHB’ ğu olan erişkinlerde kendi hareketlilik ve dikkatsizliklerini yakın çevresindeki bireyler kadar değerlendiremeye bilirler.
Örn; 40 yaşındaki Ahmet bey “ isteklerinin anında yapılmasını beklediğini yapılmadığı zaman öfke patlamaları olduğunu misafirlikte veya restoran gibi yerlerde uzun süre oturamayıp iki de bir kalkıp dolaştığını” eşi tarafından söylendiğinde hayretle dinledi ve daha sonra kendiside buna katıldı.
Erişkinler İçin Önerilen “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu” Belirtileri
1- İnatçı motor hiperaktivite Yerinde duramama, gerginlik, sinirlilik, yerleşik etkinlikleri sürdürememe (örneğin uzun süre oturarak gazete, kitap okuyamama, televizyonda bir programı sonuna kadar izleyememe) sürekli hareket halinde olma ve duygulanımda ( mizaç’ ta) bozulma.
2- Dikkat eksikliği Dikkatin çabuk dağılması, sıklıkla eşyalarını kaybetme yada yerlerini unutma, konuşulanları, okuduklarını ve günlük işlerini aklında tutamama.
3- Duygulanımda (mizaç’ ta) değişkenlik : Kendini bir çok iyi, bir çok kötü hissetme biçiminde değişkenliğin sık olması.
4- Görevleri iyi düzenleyememe veya tamamlayamama Ev, okul ve işi ile ilgili ödevlerini düzenleme ve tamamlamada yetersizlik, bir işi bitirmeden diğerine başlama, sorun çözme ve zamanı kullanmada güçlük çekme.
5- Öfke atakları Çabuk öfkelenip kontrollerini geçici olarak kaybetme, sürekli bir huzursuzluk.
6- Dürtüsellik Düşünmeden, kolay ve hızlı karar verme. İş başarısında düşüklük, ilişkileri ani olarak başlatma veya bitirme (birçok kez evlenip ayrılma sık olarak sevgili veya eş değiştirme) olumsuz sonuçları düşünmeden hoşuna giden etkinliklere girişme.
7- Stres ile baş edememe Normal streslere çökkünlük, kızgınlık ve bunaltı gibi aşırı ve uygunsuz yanıtlar verme
Erişkinlerde “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu” na Sıklıkla Eşlik Eden Özellikler
1- Yeterli düzeyde başarılı olmadığı, hedeflerine ulaşamadığını düşünme.
2- Bir işe başlamada güçlük çekme, sık sık erteleme.
3- Bir anda bir çok işle uğraşma, onları takip etme ve bitirmede güçlük çekme.
4- Yerinin ve zamanının uygun olduğunu hesaplamadan aklına gelenleri hemen söyleme.
5- Sık sık büyük heyecanlar peşinden koşma.
6- Boşluk duygusuna ve sıkıntıya katlanamama.
7- Herkes tarafından izlenen yolları ve kuralları uygulamamak.
8- Sabırsızlık: engellenme eşiğinin düşük olması.
9- Dürtüsellik (düşünmeden hareket etme)
10- Kendini güvensiz etme
11- Sık sık mizaç değişikliklerinin olması.
12- Aniden parlama, tepki gösterme.
13- Düşük benlik saygısı.
14- Sık sık parmak çıtırdatma, şıklatma veya parmaklarla bir yerlere vurma.
15- Sık sık iş değiştirme.
16- Strese dayanamama.
17- Zamanı kullanmakta sorun yaşamakta.
18- Unutkanlık
19- Sözel saldırganlık
20- Fiziksel saldırganlık
21- Alkol kötüye kullanımı (sık veya sorunlu alkol kullanımı örneğin alkol almaya başlayınca sorun çıkartma, elindeki tüm içkiyi bitirmeden sonlandıramama)
22- Uyuşturucu madde veya ilaç kötüye kullanımı
23- Yasalarla başının belaya girmesi
24- Depresyon (kendini çökkün hissetme)
25- Kendine zarar verici davranışlarda bulunma
26- Herhangi bir neden yokken sinirli ve gergin olma
27- İşinden zevk almada güçlük
28- Hayal kırıklığına uğramış hissetme
29- Uzun süreden beri devam eden mutsuzluk hissi
30- Kendi kapasitesine uyumlu bir düzeye ulaşamama.
SINIF ÖĞRETMENLERINE YAPILACAK YARDIM, ÖNERILER VE UYARILAR
Çoğunlukla ilaçla tedavi öneriler olsa da, ilacın ve psiko eğitimsel müdahalelerin birlikte kullanıldığı multi- modal çalışmaları daha etkili sonuçlar doğurmuştur.
DEHB olan çocukların ailelerin, çocuklarının daha okula başlamadan önce diğer çocuklardan farklı olduğunun bilincindedirler. Tanı ölçütlerinde yer alan dürtüsellik, dikkatsizlik inatçılık, saldırganlık, öz- denetim zayıflığı gibi özelliklerin kendi çocuklarında dikkat çekici düzeyde olduğunu fark ederler. Kendi çabalarıyla bir şeyler yapmaya çalışırlar ama başarısız olurlar. Bu durumda da çocuklarının farklı olduğunu görmezden gelip ”yaramaz işte” deyip geçiştirebilirler. Çocuğun okul hayatı başlamadan önce anne baba bu tür çocukları idare etmeye çalışmakta ancak, okula gittikten sonra evdeki serbest ortamın yerini okulun katı ve biçimci özelliği bu çocukların daha yıkıcı ve aktif olmalarına yol açmakta. Burada aile ile sınıf öğretmeni arasında çatışmalar yaşanmakta sınıf öğretmeninin çocuğun durumuyla ilgili aileyi uyarması. Ailenin suçun öğretmenden kaynaklandığı — öğretmeninde aileden kaynaklandığı düşüncesini getirirler.
Bu tür çatışmaların nedeni tarafların DEHB konusunda yeterince bilgi sahibi olmamalarından kaynaklanmadır.
DEHB konusunda aileler, öğretmenler ve psikolojik danışmanlar çok az bilgi sahibidir.
Genelde bu bozukluğa sahip olan çocuklar için “Zekası fazla geliyor” “Büyüyünce geçer” “Çok şımartmışsın” “Biraz sıkıyı görse düzelir” gibi ifadeler kullanılır. Bu konuda en önemli görev, psikolojik danışmanlara düşmektedir. Çünkü okulda sorunla karşılaşsa ilk uzman kişi psikolojik danışmandır.
Danışmanların dikkat, dürtüsellik ve aşırı aktif davranış kalıplarına sebep olan etkenler üzerinde gözlemler yapması ve bunları psikiyatrisiyle paylaşması gerekir.
Ailenin ve öğretmenin bilgi sahibi tanı ve tedavi bir ekip işidir. Bir sorun olup olmadığına ilişkin bir profesyonel girişimi, öğretmen ve ana-baba görüşlerinden hareketle danışmalar yapmalıdır. Daha sonra da çocuğu bir çocuk psikiyatrisine sevk etmesi gerekir.
- Tedavi aşamasında evde ve okulda yapılacak davranışlar konusunda danışmanlar, öğretmenler ve aileler için destekleyici ve yönlendirici olmalıdır.
Danışmanlar, genel olarak verilere bu konuda yararlanabilecekler kişi ve kaynaklar önere
Okulda bulunan DEHB’ nin çocukların ailelerini birbiri ile tanıştırmak faydalı olabilir.
- DEHB’ li çocuklar kendilerinin başka çocuklarda farkı olduğunu düşünürler ve çok çok yanlış tanılara, inançlara sahip olabilirler. Niçin farklı davrandıkları ve okulda neden başarısız oldukları konusunda sürekli aydınlatılmaya gereksinimleri vardır.
- Sınıf öğretmenleri ile iş birliği içinde çalışmalı, gerekirse öğrenme-öğretme sürecinde bu çocuklara nasıl davranması gerektiği konusunda sürekli aydınlatılmalıdır.
- Öğrencinin öğretmenin masasının yanına ön sıralara oturtulması, cam kenarı ve arka sıralarda oturtulmaması gerekir.
- Sınıf öğretmeni çocuklara bir şeyleri öğretmeyi istiyorsa, onlarla konuşurken fiziksel olarak yakın olmalı uygun olan zamanlarda çocuğa dokunmalıdır. Eline omzuna koyarak konuşa bilir.
- Sınıfa soru yöneltirken önce soruyu sorup sonra çocuğun ismini söylemek yerine önce çocuğun ismini söyleyip soruyu sormalıdır.
- Yönergeler verirken açık ve net olmasına dikkat edilmeli. Çocuğun dinlemediğini anlamaya çalışmalıdır. Çünkü DEHB’ li çocuklar söylenenleri dinlerken başlarını sallar ve öğretmenin gözüne bakarlar ama zihinleri başka yerdedir.
- Yaptığı çalışmalarda verilen sürenin yeterli olup olmadığına dikkat edilmelidir. Yetersiz süreden dolayı başarısızlık çocuğun yeteneklerinden şüphe etmesine yol açar.
- Fiziksel hareketler için öğrenciye gün boyu fırsat sağlamalı bu öğrencinin aşırı hareketlerini azaltır. Tahtayı silmek, ders sırasında kullanılan materyalleri toplanması, kalem açması vb.
- Hiperaktif davranışları azaltması için öğrencinin parmaklarıyla sıraya hafifçe vurması, sıranın üstüne kağıt parçalarıyla oynaması, karalama yapması görmezden gelinmelidir.
- Kurallar yerleştirilmelidir. Kurallar net ve açık olmalı kuralları herkesin göre bileceği şekilde yazıp asılmalı. Kendilerinden beklenen şeyin ne olduğunu bilmesi önemlidir.
- Göz teması kurulmalı, göz teması ile denetleyebilir dikkati toplamakta güçlük çektiğinde daha önce anlaşılan bir işaretle öğrenci uyarılabilir.
- Çalışmaların bir kaçı bölüme ayrılmalı.
- DEHB’ li çocukların kısa süreli için sınıfı terk etmelerine izin verilmeli.
- Ev ödevlerinin tamamını yapmış olmasından çok yaptıklarının niteliğine bakılmalıdır. Yine ev ödevlerde küçük parçalara ayırmalıdır.
- Sınıf duvarlarında öğrencilerin dikkatini dağıtıcı şeyler asılmamalıdır.
- Bu çocuklar anlamlı ve eğlenceli buldukları etkinliklerde çok rahat yoğunlaşırlar. Her derste öğrencilerin eğlence ihtiyacım planlanmalıdır.
- Sınıf içerisinde diğer öğrencilerle kaynaştırılmalıdır. Bunu yaparken örneğin DEHB ile ilgili hikaye okuna bilir.
- Onlara herhangi bir konunun yada olayın taslağını çıkarmaya öğretip, kitap okurken ve dinlerken not alma strateji ve tekniklerinin öğretilmesi.
- Beklentiler açıkça ifade edilmeli. İmalı konuşmamalı tartışmaya girilmemelidir.
- Mümkün oldukça başarılı olduğu durumlar bulunmalıdır. Bu çocuklar gün boyu çok fazla başarısızlık duygusu yazarlar. Başarabilecekleri olumlu şeylere ihtiyaç duyarlar. Bu çocukları cesaretlendirmeli ve övülmelidir.
- Hatırlama, bu çocuklar için genellikle problemdir. Hatırlama oyunları, kafiye, şifre vb. etkinlikler hafızayı güçlendirmeye yardımcı olacaktır.
- Mümkün olduğunda, değişik konularda farklı bir arkadaşını telefonla arayıp yardımlaşması için numara alış verişleri sağlayabilir.
- Filmler, kasetler, resimli kağıtlar kullanarak yada birinin diğeriyle konuşabileceği grup çalışmaları yaparak sınıf harekete geçirilebilir.
- Okuldan sonraki zamanlarına aylık planlarını yapmalarına yardımcı olmalıdır.
- Sık sık anne babalar görüşmeler yapmalı. Haberleşme defteri kullanabilir. Bu, öğretmen ve velilerin günü gününe iletişim kurmasını sağlayacaktır.
AİLEYE YAPILACAK YARDIM: Öneriler - Uyarılar
Rehber öğretmen, aile ile iletişim kurmalı, ve aileyi bilinçlendirmelidir. Aileye verilecek danışma hizmetlerinde ailenin çocuğu daha iyi anlamaları ve ev-okul yaşantıları ile yapılması gerekenler konusun da aydınlatmalıdır.
Aileye verilecek yardımda öneriler ve uygulamalar şöyledir:
- Anne Baba - çocuklar birlikte çalışarak zaman zaman okula giderek, okulu ve onu önemsediğini göstermelidir.
- Çalışma ortamını düzenlemelidir.
-TV’ den gürültüden uzak
-Sade bir şekilde döşenmeli
-Duvarlarda resim, poster, oyuncak vb. şeyler olmalı
-İyi aydınlatılmış, havalandırmış
-Çalışma süresince gerekli şeyler masada hazır olmalı
-Hoşlanıyorsa müzik eşliğinde çalışmalı, ancak dinlenen müzik çalışmayı engellememeli
- Çalışma süresi bölümlere ayrılmalı 45 dk. Çalışma sonrası 15dk. Serbest kalmalı. Ev ödevlerine başlamadan önce oyun oynamasına izin verilmelidir. Renkli kalem kullanılması dikkat dağılmasını engeller.
- Spor’ a yönelmesi sağlanmalıdır.
- Hareket etmesi için fırsatlar oluşturmalı evde sıkıldığı zamanlarda yapması için bazı ritmik hareketler ve bunların yapılacağı bir yer belirlemekte yarar vardır.
- Çocuğun kendinden küçük birini bir şey öğretmesi sağlanmalıdır. Böyle bir fırsat çocuğun sorumluluk almasını kolaylaştıracaktır.
- Bu çocuklar herkes tarafından çok eleştirilir. Sürekli hata yaptığı vurgulanır. Anne-baba çocuğun olumlu yönlerini plana çıkarmalı. Bunları uygulamalı ve çocuğu cesaretlendirmelidir. Böylece çocuğu öz saygısını geliştirebilir.
- Çocuğun en iyi çalıştığı, en uyanık olduğu saatler öğrenme için seçilmelidir
- Çocuklara talimat verilirken, verilen talimatlar çocuğun dikkatini çekmelidir. Göz kontağı kurulmalı, tane tane, sakin ve ciddi bir biçimde söylenmelidir. Bağırarak verilen talimatlarda çocuğun dikkati talimatın anlamına değil, sesin yüksekliğine odaklanacaktır.
- IQ davranışları normal olduğu halde dürtüsel ve hiperaktif davranışları nedeni ile bir çocuğun özel alt sınıfa gönderilmesi sakıncalıdır. Zihinsel açıdan kapasitelerinin çok daha altında performans göstermeye başlarlar. Aile çocuğun normal sınıfta olmasını sağlamalıdır.
- Yumuşak bir ses tonu ile konuşmalı bağırmak ve yüksek ses tonuyla konuşmamalı.
- Çocuğun nelere ilgi gösterdiği bulunmalıdır. Bu çocuklar ilgi gösterdikleri konuya yoğunlaşmakta güçlük çekmezler. Nelere ilgi duyduklarının bir listesi yapılabilir. İlgi duydukları konu ile akademik konular birleştirilmeye çalışılabilir.
- Tercihte bulunması için fırsatlar oluşturulmalıdır.
-Geribildirim hemen verilmelidir.
- Sosyal yaşantılarını geliştirebilecek aktiviteler düzenlenmelidir. (Market-akraba )
DAVRANIŞ DÜZENLEME TEKNİKLERİ
Aşağıda özellikleri belirtilen DEHB olan çocuklara, Davranışları düzenleme teknikleri uygulanır.
2-12 yaş arasında olan, karşı gelme ve yıkıcı davranışları aşırı düzeyde olmayan, eşlik eden ağır bir psikiyatrik bozukluğu olmayan, dil gelişimi yaşına uygun olan DEHB olan kişilere uygulanır.
8 BASAMAKTA ÇOCUĞUN OLUMLU DAVRANMASINI SAĞLAMAK
1. DEHB ve davranış sorunlarının tanıtılması ve meydana gelme nedenleri konusunda bilgi verilmesi: Ailelere, çocuklara karşı anlayışlı olmalarının gerektiğini, bu bozukluğun beynin işleyişinden dolayı meydana çıktığının, bu sorunların sadece kendi çocuklarında bulunmadığının, toplumun %3-5 inde görülebildiğinin v.b. konularda aileler bilgilendirilmelidir.
2. ÖZEL ZAMAN UYGULAMASI: Özel zaman anne-babanın her gün düzenli olarak çocuklarına belli bir zaman ayırmasıdır. Bunu daha çok, çocukla az görüşen ebeveynin yapması gerekmektedir. Bizim toplumumuzda çocukla baba daha az görüştüğü için bu uygulamayı babanın yapması daha faydalıdır.
3. ÇOCUĞUN UYUMLU DAVRANIŞINI ARTIRMA: İnsanlar ilgi görme, sevme, sevilme ihtiyacı duyarlar. Hele hele bu ihtiyaç DEHB olan çocuklarda daha üst seviyededir. Olumlu da-olumsuz da olsa ilgi görmek isterler. Çocuk istenen davranışı yapmaya başladığı zaman onun bu davranışa devam etmesi yönünde pekiştirici sözler söyleyin.
4. ETKİLİ YÖNERGE VERME: Toplum olarak etkili yönerge vermesini bilmiyoruz. Örnek olarak: Anne mutfakta bulaşık yıkarken kızına Ayşe çabuk eşyalarını topla der. Ayşe büyük bir olasılıkla bunu duymayacaktır. Çünkü evin neresinde olduğu bilinmemektedir. Çocuğa gerçekten yapılmasını istediğiniz bir şey için istekte bulunun. Cümleleriniz anlaşılır ve ciddi olmalı, yalvarma, kızına biçiminde olmamalı. Yönerge basit olmalı aynı anda 3-5 şey istenmemelidir. Çocukla göz teması kurulmalı, çocuğun dikkatini dağıtabilecek etkenler ortadan kaldırılmalı ve son olarak gerekirse ne istediğinizi tekrarlatarak çocuğunuzun sizi anladığından emin olun.
5. ÇOCUĞUN ÇEVRESİNE SORUN ÇIKARMADAN KENDİ KENDİNE OYALANMASINİN SAĞLANMASI
5.1. Herhangi bir iş yapmadan önce çocuğunuza uyarıda bulunun. Bu uyarı iki mesaj içerir:
a)Ben meşgulken sen herhangi bir şey yapabilirsin.
b) Beni oyalama ve rahatsız etme.
5.2. Bir süre sonra çocuğa olumlu davrandığı için övgü dolu sözler söyleyin.
5.3. Bu övgüler belirli aralıklarla birkaç defa devam etsin.
5.4. Her gün aradaki süreyi uzatarak bu işleme devam edin.
5.5. Bir süre sonra çocuk sizsiz bir işle uğraşırken sizi meşgul etmeden kendi başına bir aktiviteyi yapacak duruma gelecektir.
6. PUAN SİSTEMİ UYGULAMASI: Bu sistemde çocuğa yaptığı olumlu davranışlar sonucunda marka, jeton, puan şeklinde ödüller verilir. Çocuk eğer 7 yaşından küçükse marka ve jeton, eğer 7 yaşından büyükse puanlama sistemi uygundur. Çocukla bir araya gelinip yapılan
davranış karşısında verilecek ödül belirlenmelidir. Bu ödüllendirmeler çocuğun davranışlarının düzenlenmesinde olumlu rol oynayacaktır.
7. CEZA ZAMANI UYGULANMASI: Bu basamakta çocuğun yıkıcı, karşı gelici veya uyumsuz davranışları karşısında onun cezalandırılması söz konusudur. Çocuğa söz dinlemediği zaman ya da uyması gereken kurallara uymadığı zaman ceza verileceği çocuğa anlatılmalıdır. Ceza zamanı süresi çocuğun yaşına ve yaptığı olumsuz davranışın şiddetine göre belirlenir. Ceza sona erdiğinde çocuğun daha önceki davrandığınız gibi davranmaya devam edin. Soğuk davranmayın, olumlu bir şey yaparsa onu ödüllendirin.
8. GENEL OLARAK UYGULAMAINİN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ: Bazı anne-babalar bu sistemin çok katı ve sert olduğunu belirtmektedirler. Birçok anne-babanın DEHIB olan çocuğa fiziksel olarak cezalandırdıkları düşünülürse bu sistemin sert olmadığı görülecektir. Ayrıca anne-baba tarafından bu sistem kararlı bir şekilde uygulanırsa çocuğun davranışlarında belirgin bir düzelme olacaktır.
Yorumlar