DİL GELİŞİMİ PROBLEMLERİ
DİL GELİŞİMİ
GELİŞİM BİR BÜTÜNDÜR
Gelişimsel açıdan biyolojik, nörolojik, psikososyal, psikoseksüel ve bilişsel gelişim bir arada ve birbirini yakından etkileyerek oluşmaktadır. Dilin kazanılması, doğrudan çocuğun bilişsel gelişimine dayanmakta olup zihinsel uyum süreçlerinin her biri algılama, kavram geliştirme ve dilin kazanılmasıyla yakından ilişkilidir.
Genetik:
Bütün sağlıklı çocuklar dil öğrenme yeteneği ile doğarlar. Bebekler dil gelişimi için doğuştan donanımlı olup duymaya karşı son derece duyarlıdırlar. Bebekler doğumdan sonraki birkaç gün içinde, tüm sesler arasından insan sesini hatta annelerinin sesini ayırt edebilirler. Ses farklılıklarına duyarlı olup, hece grupları arasındaki farkları, "b" ve "p", "d" ve "t" ses farklarını anlayabilirler. Bebeklerin dili anlamaya ve üretmeye başlamadan çok önce dil için genetik yönden hazır oldukları kabul edilebilir.
Fizyoloji:
Konuşma, insan bedenindeki ses organları aracılığıyla seslerin oluşturulup çıkarılması olup larenks ve ses telleri aracılığı ile gerçekleşen fonasyon ve ağız yapıları (dil, damak,dudak ve dişler) ile sağlanan artikülasyon olmak üzere iki temel bileşeni vardır. Bu tür fizyolojik koşulların uygun olması dil gelişimi yönünden önemlidir. Örneğin trakeostomi yapılmış bebeklerle yapılan bir çalışmada konuşma ve dil gelişiminin olumsuz etkilendiği bildirilmiştir.
Algısal, Bilişsel ve Nörolojik Gelişim
İşitme algısının normal olması sağlıklı dil gelişimi yönünden önemlidir. Duyma kusuru olan bebeklerin 4-8 aylar arasında yapılan ses oyunları döneminde normallerden ayrıldığı, daha az sessiz harf kullandıkları ve 4-18 aylar içinde ses üretimindeki yaratıcılığın giderek azaldığı dikkati, ses oyunlarından işitsel geri alım olmadığı için bebeğin dil gelişiminin aksadığı belirtilmiştir.
Görsel algılama dil gelişimi için belirleyici olmakta, ciddi görme kaybı olan çocukların dil gelişimleri, görmesi normal olanlara göre daha geç başlamaktadır. Görme kaybı erken anne-bebek bağlanmasını ve kendilik-nesne farklılaşmasını bozmakta, konjenital görme kaybı olan çocuklarda konuşmada otistik ve ekolalik özellikler görülmektedir.
Nörolojik gelişim de dil gelişimi yönünden belirleyici olmakta, çocukta dilin gerçek anlamda kullanımı beynin, erişkin beyninin 2/3 olgunluğuna erişmesi ile sağlanmaktadır. Üç yaş ile birlikte çocuğun beyni erişkindeki ağırlığının 4/5’ine ulaşmaktadır.
İki yaşına kadar çocuğun çıkardığı seslerle zekasının ilişkisi olmamasına karşın, iki yaşından sonra dil gelişimi ile zeka arasında sıkı bir ilişki olduğu saptanmıştır.
Erken konuşan çocukların zeka düzeylerinin genellikle normal ya da normalin üstünde olduğu ve dilin zekaya bağlı olarak geliştiği görüşü kabul edilmektedir.
Fiziksel ve Ruhsal Durum
Zihinsel problemler, işitme engeli, serebral palsi, idiopatik parmak ucunda yürüme, yaygın gelişimsel bozukluklar ve otizmde dil gelişimi ve konuşma etkilenmektedir. Ağır ve uzun hastalıklar, çocuğun konuşmasını bir ya da iki yıl erteleyebilir. Hastalık nedeniyle başkaları ile iletişimin sınırlanması, konuşmaya daha az yüreklendirilmesi konuşmada gecikmeye yol açabilir.
Anne-Bebek Etkileşimi ve Sosyal Çevre
Erken bebeklik döneminde bebek-anne arasındaki duygusal iletişim öncelikle yüzyüze bakma, vücut duruşu, dokunma ve ses çıkarma ile olur. Bebek büyüdükçe daha karmaşık ve üstün sistemler geliştirse de yüzyüze etkileşim ve karşılıklı bakış, duygulanımın paylaşılması ve etkileşimin düzenlenmesinde çekirdek rolü oynar. Eğer bir bebek ya da küçük çocuk bakışlarını bir nesne ile kişi arasında kaydırarak değiştiriyorsa onunla bu deneyimini paylaşma istediğinin bir belirtisi olarak yorumlanabilir. Sesli uyarıcıları bol çevrede yetişen bebek, daha fazla seslendirme etkinliğinde bulunmakta ve daha çeşitli sesler çıkarabilmektedir. Genizden konuşanlar incelendiğinde, genellikle sütleri çok yavaş emdikleri, bu nedenlerle annelerin biberon deliğini fazla genişlettiği öğrenilmiştir, ancak bu konuşmaya yardımcı olacak olan normal emmeyi engellediği için önerilmemektedir. Biberon deliği gereğinden fazla küçük olanlarda ise ileri de peltek konuşma olabileceği için bu da önerilmemektedir
Cinsiyet
14 kız, 14 erkek bebeğin 6, 9, 12. aylarda 4 dakikalık serbest oyun sırasında anneleri olan etkileşimleri gözlenmiş, annelerin yanıtlılığı ve bebeklerle ilişki başlatma atak sayılarında yaş ya da cinsiyet farkı bulunamamıştır. Oyuncak aracılığı ile kurulan iletişimde cinsiyet farkı saptanmazken annelerin yalnızca konuşarak kurdukları iletişime kızların yanıtlarının daha fazla olduğu ayrıca kız bebeklerin sözel uyaranlara, erkeklerin ise görsel uyaranlara daha fazla tepki verdikleri dikkati çekmiştir. Ayrıca annelerin kız çocukları ile daha çok konuşarak erkek çocukları ile ise dokunarak iletişim kurdukları görülmüştür.
Sosyokültürel , Sosyoekonomik Etkenler
Dört aylık bebekler ile yapılan bir çalışmada yüksek okul mezunu annelerin lise mezunu annelere göre daha az tensel uyaran içeren sözel iletişim kurduklarını ve yüksek okul mezunu annelerin bebeklerinin, lise mezunu anne bebekleri ile karşılaştırıldığında dil gelişimlerinin daha hızlı olduğu aktarılmıştır. Eğitim düzeyi düştükçe fiziksel uyaran, eğitim düzeyi yükseldikçe sözel uyaranın arttığı dikkati çekmiştir. Sonuç olarak tüm bebekler dili öğrenmeye öncelikle kullanılan dildeki sesleri öğrenmekle başlarlar. Seslerden hecelere, cümlelere ve dilin tam olarak anlaşılmasına dek süren süreç içinde sıra değişmezken, gelişimin hızı tüm bu etmenlerden etkilenmektedir.
Ses ve konuşmanın gelişimi
1-3 ay İlk sesli harfler
4. ay Duygudurumuna göre ağlama ve gülme
4-7 ay Ego gelişimi / dış çevreyi algılama / duygusal sesli iletişim
6-8 ay Tekrarlayan ses ve konsonanlar (mama, baba, dada)
12-18 ay İlk sözcükler ve Tek sözcüklü cümle dönemi
18. ay 10 kelime hazinesi
18-24 ay 2 kelimelik cümleler
24. ay 3 kelimelik cümleler
32. ay /h/, /p/, /b/, /m/, /n/
36. ay tüm sesliler/f/, /w/, /k/, /g/, /t/,/d/, “ng”
4 yaş akıcı, anlaşılır konuşma
/s/, /y/, “/sn/sm/sp/st/”
6 yaş /r/, /l/
7 yaş /ç/, /ş/, /j/
8 yaş /s/, /z/, /v/, /c/
Çocuğun en erken ve kolay ifade edebildiği sessiz sesler “t,p,b,m,n”, sesli sesler ise “i,a,e,u” dur. Telaffuzu zor sessiz seslerin başında “z,v,d,s,g” sayılabilir. İlk kullanılan sözcükler ise isimlerdir. Daha sonra “tut, al, ver...” gibi basit fiiller öğrenilir. Sözcük dağarcığının genişliği çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi açısından çok önemlidir. Toplumda etkinliği ve uyumu da buna bağlıdır. Sevgi ve şefkat eksikliği ile konuşmasına yeterince fırsat verilmemesi konuşmayı geciktirir. Çocuğun konuşabilmesi için yeterince fırsat verilmeli, istekleri olanaklar ölçüsünde yerine getirilmeli, hareketleri kısıtlanmadan rahatça hareket edeceği alan yaratılmalı, durup dururken yararlı olduğuna inandığınız bir şeyleri öğretmek yerine doğal hareket içinde ona yardım edilmeye çalışılmalıdır...
İlk 3 ay içindeki bebekler:
Genellikle yeni doğan bebekler; konuşmanız anında yüzünüze gülümseyerek bakmak ve mırıldanmak suretiyle ellerini sallamak ve tekme atmak şeklinde tepkilerini belli ederler. 3 günlük bebekken dahi, annesinin sesini diğer bayanların seslerinden ayırt edebilirler. İlk 3 ay içinde ağlamayla iletişime başlayan bebek, çevresine karşı “agulama” şeklinde sesler çıkararak tepkisini belli eder. Tanıdık kişi ve eşyaları görünce de ellerini sallar ve gözleriyle takip eder. Kendi kendine gülümser, müzik ve konuşmaya karşı kayıtsız kalmaz. Yalnız olarak oynarken de “p,b,m,n” gibi sesleri çıkarmaya çalışır. Yalnız bunlar bilinçli olarak çıkarılan sesler değildir. Bebekler ses tonuna karşı duyarlıdır ve algılamalar doğuştan itibaren başlar. Yani çıkardığı sesler duyum şeklinde gelişmektedir ve bunlardan anlam çıkarması da olanaklı değildir. Çevresel etkilerden ve işitsel algılardan bağımsız olarak meydana gelir.
3-6 ay arasındaki bebekler:
Bebek, 3-6 ay arasında çevresinde konuşan kişileri arar duruma gelir. Dil kullanmayı öğrenmek dereceli bir süreç olduğu için, çevresindeki konuşmalar onu mutlu edecek ve duyduklarını pratik yaparak öğrenecektir. Zaten konuşmaları duyunca mutlu olduğu içindir ki ağlarken çevresinde konuşma duyunca rahatlar ve susar... Rahatlayan bebek “agulama” şeklinde iletişim kurmaya devam eder, yüksek sesle güler, kendine göre ağlama dışında heceler kullanır. Ancak, genç annelerin beslenme sırasında bebekleriyle daha az konuştukları ve oyun sırasında da daha az sabır gösterdikleri bazı eğitimciler tarafından ifade edilmekte ise de bunun annenin kişilik özelliklerine bağlı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
6-12 ay arasındaki bebekler:
6-12 ay arasındaki bebekler ise; annenin sesini taklit etmeye, “cee ” oyunu oynamaya, bazı eşyaları çarparak veya sallayarak sesler çıkartmaya, “ma-ma” “de-de” “ba-ba” gibi sesleri rahatlıkla söylemeye başlarlar. Oyuncak ve kişiler ile anlamsız dahi olsa konuşmaya, köşesiz, yumuşak ve boyasız civciv, ayıcık gibi oyuncaklarla oynamaya başlarlar. (oyuncağı niteliği çok önemli...) Bu dönemin sonlarına doğru sesleri ayırt edebilir ve hece aşamasına gelmiş olurlar. Dönemin sonlarına doğru sözcükleri taklit etmeye, “hayır” ifadesine tepki vermeye, “anne” “baba” gibi sözcükleri söylemeye başlamıştır. Annesinin sesine de yanıt verir gibi yapar. Zaten, konuşulanlara tepkisiz kalıyor ve isteklerini elde etmek için ses çıkarmıyorsa bir uzmana danışılması gerekir. Çocuğunuza yardım etmeniz için beslenme, altını değiştirme ve banyo saatlerini onunla konuşma saatlerine dönüştürmelisiniz. Her durumda sürekli konuşun ve günlük aktivitelerde süreli aynı ifadeleri kullanın. “Yemek vakti” gibi... Nesneleri göstererek tabii bir sesle isimlerini söyleyin. Ayrıca, resimlerdeki nesnelerin isimlerini de söylemenizde yarar vardır. Doğuştan dil ve konuşma yeteneği ile dünyaya gelen çocuk sürekli sizleri taklit ederek sözcük hazinesini zenginleştirmeye böylece sosyalleşmeye çalışır.
12-24 arasındaki çocuklar:
Tüm kültürlerdeki çocuklar ortalama olarak 12 aydan 24. aya kadar belirli bir dönem içinde ilk sözcüklerini ifade ederler. İlk zamanlarda bebeğin söylediklerini ailesinden başkası anlayamaz. Ancak, hızla yeni kelimeleri öğrenmeye devam eder, her gün gördüğü cisimleri adlandırmaya ve onları rahat tanımaya başlar. Çevresiyle ilişki kurarken anlamlı kelimeleri çoğunlukla kullanır ve ailenin öğrettiği sözcükleri kendi kendine tekrarlar. 18. aya doğru iki komutu üst üste anlayıp yerine getirir, (bardağı al, mutfağa götür gibi... ) İki sözcüklük tümceler yapmaya başlar, tanıdıklarının ismini bilir, isteklerini rahatlıkla ifade edebilir. İkiden fazla komutu anlar ve yerine getirirler.
Anne-baba ve çevresindeki kişiler çocukla iletişimlerinde; basit ve kısa tümceler kurarak yavaş, anlaşılır ve açık konuşmaya çalışırsa, elma ya da muz ister misin? Gibi tercihli sorular yöneltirse, gerçek nesneleri tanıtmak için çaba sarf ederse, grup oyunları oynatır ve geçmişten, bu günden ve gelecekten bahsederse dil gelişimine büyük oranda katkı sağlamış olurlar.
2-3 yaş arasındaki çocuklar:
2-3 yaş arasında; tanıdığı yetişkinlerle rahatlıkla sohbet eder, reddetme ifadesi kullanır, tümce yapısı da erişkin tümce yapısına benzemeye başlar. Vücudunun parçalarını rahatlıkla tanır ve başarabileceği bütün komutları yerine getirebilirler. Sözcük hazinesi hızla artar. Artık, 2-2,5 yaşı aralığındaki çocuğun sözcük dağarcığı da ortalama 200-400 civarına ulaşmıştır. Tabii olarak diğer bedensel, duygusal, sosyal gelişim süreçlerinde olduğu gibi dil gelişimini de etkileyen birçok nedenler vardır. Çocuğun bu döneminde kullandığı sözcüklerde, adeta büyük bir patlama meydana gelmiş, sürekli “neden?” tipinde sorular yöneltmeye başlamıştır. Artık, iki aşamalı direktifleri takip eder ve 4-5 sözcüklü tümceler kurabilir duruma gelmiştir
Şayet çocuğunuz sizlere soru yöneltmiyorsa, basit sorularınıza “evet” veya “hayır” yanıtlarını vermiyor, sizi dinlemek ve anlamakta zorlanıyorsa mutlaka bir uzmana başvurmanızda büyük yarar vardır...
3-4 yaş arasındaki çocuklar:
3-4 yaş arası konuşma ve tümce kurması erişkine iyice benzemeye başlar. Kendine ait yaşını, soyadını ve bazı özelliklerini bilir. (Bilerek yaşını daha fazla söyleyebilir.) Sözcük hazinesi iyice artmıştır ve sözcük dağarcığı 1000’ne ulaşmıştır. Onu artık ezberlediği şarkı sözlerini rahatlıkla söylerken, aile ve arkadaş gruplarında konuşmalara katılırken, hikaye ve masal anlatırken, sayı sayarken görebilirsiniz. Genellikle 3 yaşından itibaren çocuklar düzgün konuşabilir, her zaman doğru fiil kalıplarını kullanmasa da cümleler kurarak anladığını ve anlatmak istediğini ifade edebilirler. Dönemin sonunda da artık düzgün tümceler kurarak konuşmaya başlamıştır. Ayrıca, sıfatları rahat kullanır, zamanı algılar.(bugün, yarın gibi...) çizgi film kahramanlarına ilgi duymaya başlar ve onları taklit etmeye yönelir. Bu nedenle ona filim seçerken olumlu davranışlar kazandıracak ve sözcük hazinesini zenginleştirecek filimleri tercih etmelisiniz...
5-6 yaşındaki çocuklar:
Çocuk, 5 yaşına doğru daha uzun öyküler anlatabilir ve ailesinin de içinde bulunduğu öyküler kurgulayabilir. 5 sözcükten fazla sözcük içeren tümceler oluşturabilir. (Yarın anaokuluma gideceğim, resim yapacağım gibi...) Bu yaşlarda seramik çalışmaları, killerden objeler yapabildiği gibi arkadaşları ile bir bütünün çeşitli parçalarını ayrı ayrı yaparak birleştirip oynayabilirler. Bu oyunların, onun dil ve sosyal gelişimine büyük oranda katkıda bulunduğu hepimizin bildiği bir gerçektir. Dil gelişimi de diğer gelişimler gibi düzenli bir sıra izler. Çocuk 6 yaşına geldiğinde artık, dinlediği öyküyü anlayabilecek yeteneğe kavuşmuş ve karmaşık sözcükleri ayırt edebilir duruma gelmiştir...
Erken bebeklik döneminde bebek-anne arasındaki duygusal iletişim öncelikle yüzyüze bakma, vücut duruşu, dokunma ve ses çıkarma ile olur. Bebek büyüdükçe daha karmaşık ve üstün sistemler geliştirse de yüzyüze etkileşim ve karşılıklı bakış, duygulanımın paylaşılması ve etkileşimin düzenlenmesinde çekirdek rolü oynar.
Annelerin 1 yaşındaki çocukları ile oyuncaklı ve oyuncaksız ortamlardaki konuşmaları video kaydı ile incelemiş ve anne konuşmalarındaki isim ve fiil kullanımındaki dağılıma bakmıştır. Oyuncak oynarken isim türü sözcükler daha fazla iken, oyuncaksız ortamda fiillerin daha fazla kullanıldığı dikkati çekmiştir. Annelerin çocuklarını daha çok isim söylemeye teşvik ettikleri belirtilmiştir. Oyun sırasında kullanılan isim tipi sözcüklerin sıklığı ile çocukların ilk 50 sözcükleri içinde isimlerin yer alış sıklığı arasında anlamlı bir pozitif ilişki olduğu bildirilmiştir. Bu dönemde bebek ve bakıcısı tarafından oynanan "cee" oyunu, nesne, oyuncak ve beden parçalarını isimlendirmek gibi oyunların dil gelişimi ve sözel etkileşimi olumlu etkilediği belirtilmektedir. Annenin oyuncak oyunu sırasında, özellikle bebeğin dikkatini toplamaya yönelik davranışları ile bebeğin dil becerileri arasında güçlü bir ilişki olduğu belirtilmiştir.
Konuşmayı geciktiren öğeler;
- Duygusal çatışma, sevgi, şefkat eksikliği,
- Münakaşa, dilin sürekli münakaşa etmek için kullanılan ortamda büyüyen çocuklar.
- Aşırı düşkünlük, bu tür çevrede çocuğa konuşmak için yeterince fırsat verilmemesi.
- İlgisizlik.
- Uyaran eksikliği
Dil Gelişiminde Etkenler
- Çocuğa sevgi ve huzur dolu bir ortam hazırlamak,
- Çocuk ile ilgilenmeniz ve sevildiğini hissettirmek,
- Çocuğun fiziksel ihtiyaçlarınıolanaklarınız ölçüsünde eksiksiz karşılamak,
- Çocuğunuz ile her fırsatta konuşmak,
- Çoğunuz ile yaşına uygun oyun oynamak,
- Çocuğunuza zaman ayırmanız ve onunla daha çok zaman geçirmek,
- Yaşıtları ile oyun oynamasını sağlamanız ve çevresini genişletmesine yardımcı olmak,
- Çocuğunuza masal ve hikayeler anlatmanız ve onun konuşması için zeminler hazırlayarak ses ve mesajlarına cevap vermek,
- Eline aldığı nesnelerin özelikleri hakkında bilgi vermeniz ve görüşünü almak,
- TV karşısında uzun süre kalmasına engel olmak,
- Onun düşüncelerine değer vererek, özgüvenini artırmak için onay mekanizmanızı daima aktif durumda tutmak,
- Onun, sosyal ortamlara katılmasını sağlamanız ve konuşmaya teşvik etmek,
- Resimler, resimli hikayeler ile benzerleri üzerinde yorumlar üreterek onun konuşmasını sağlamak,
- Onun, kusurlarını pekiştirmeden düzeltebilmesi için ortamlar hazırlamak
ERKEN DÖNEM DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARINA GENEL BİR BAKIŞ
İletişim Nedir?
İletişim; bir bireyin düşüncelerini karşısındaki birey ya da bireylerde aynen ya da ona çok yakın bir biçimde oluşturmasıdır.
İletişim bozuklukları;
Dil,
Konuşma,
İşitme bozukluklarıdır.
Dil Nedir?
İletişim için kullanılan, evren hakkındaki düşünceleri simgeleyen bir dizgedir.
Nedensiz semboller topluluğudur.
Konuşma ve dil birbirlerinden farklı kavramlardır.
Dil, düşüncenin sözel ya da sözel olmayan bir şekilde ifade edilmesidir.
Dil 3 alanda incelenebilir:
- İçerik (Semantik boyut)
- Biçim (Sentaktik boyut)
- Kullanım (Pragmatik boyut)
Konuşma Nedir?
Fiziksel, psikolojik ve nöro-fizyolojik bir süreçtir. Düşüncelerin sesli sembollere dönüştürülmesidir.
Dil- Konuşma Problemi Nedir:
Konuşmanın benimsenen sınırın dışına çıkarak yadırganacak düzeyde farklılık ya da sapma göstermesidir.
Dil ve Konuşma Bozukluğu ile Gecikmesi Arasındaki Fark:
- Dil ve konuşmada bozukluk, çocukta dilin ‘normal’ sınırlar içinde gelişmemesidir.
- Dil ve konuşma gecikmesi ise çocuğun dil becerilerini geliştirmesi ancak yaşıtlarına oranla daha yavaş ilerlemesidir.
Konuşma Bozukluğu Nedir?
Pediatrik konuşma bozuklukları 3 bölümde incelenebilir:
- Artikülasyon ve Fonolojik Sorunlar
- Akıcılık sorunları
- Ses sorunları
Artikülasyon ve Fonolojik Bozukluklar
Artikülasyon (Sesletim); konuşma sesi birimlerinin konuşmada yer alan organlar aracılığıyla şekillendirilmesidir.
Çocuk kronolojik olarak sesletmesi beklenen sesi halen sesletemiyorsa problem var demektir.
Fonoloji (Sesbilgisi); Dilin ses sistemidir ve bu seslerin sözcükleri oluşturacak biçimde kurallı ve ardışık şekilde dizilmesidir.
Ses Bozuklukları;
Sesin perde, şiddet ve kalitesinin bireyin yaş,cinsiyet ve kültürel geçmişine uygun olmaması şeklinde tanımlanabilir.
İlkokul çağlarında en sık rastlanılan ses bozuklukları;
Nodül
Mutasyonel Falsetto
Ses sağaltımı ile sorun çözümlenebilir.
Akıcılık Bozuklukları;
- Konuşmanın ritim ve hızında görülen problemlerdir.
- Kekemelik, ses/hece ya da sözcük tekrarı, araya ses/hece ya da sözcük ekleme, duraklama ya da patlama şeklinde görülebilir.
- Hangi Durumlarda Çocuğun Konuşmasıyla İlgili Endişe Duyabiliriz?
- 1 yaşında halen ismine bakmıyorsa, ‘hayır’ sözcüğünü anlamıyorsa,
- 14-16 aylar arasında halen hiç kelimesi yoksa,
- 3 yaşından itibaren ‘ne, nerede, kim’ gibi basit soruları yanıtlayamıyorsa,
- 3 yaşından itibaren aile dışından birileri onun konuşmasını anlamakta güçlük çekiyorsa,
- Konuşmaya eşlik eden nefes, ses veya yüze dair alışılmadık davranışlar varsa,
- 5 yaşından itibaren konuşmada belirgin tekrar ya da duraklamaları varsa,
- Seste soğuk algınlığına bağlı olmayan kronik boğukluk ya da kısıklık varsa,
- 5 yaşından itibaren basit bir öyküyü olay sırasına göre anlatamıyorsa,
- 7 yaşından itibaren daha karışık bir öyküyü anlatamıyorsa,
- Sözcük gelişimi sınırlıysa,
- Okul performansı kötüyse, sözel ve sözel olmayan beceriler arasında belirgin bir fark varsa,
- çocukta herhangi bir dil ya da konuşma bozukluğu olduğundan şüphe edebiliriz.
Konuşma ve Dil Sorunlarının Sebepleri Neler Olabilir?
1. Gelişimsel Dil Bozuklukları
2. İşitme Kaybı
3. Mental Retardasyon
4. Otizm veya Yaygın Gelişimsel Bozukluk (PDD)
5. Öğrenme Bozukluğu
Disfonetik Disleksi
Diseidetik Disleksi
6.Uygun Modelin Olmayışı
7.Prematüriteye Bağlı Gelişimsel Gecikme
8. Nörolojik Yetersizlikler
9. Yapısal Anomaliler
10.Konuşmanın Çözümlenmesiyle İlgili Bozukluklar
Yapılması Gerekenler:
Erken Tanı
Takım Çalışması
DİL GELİŞİM EGZERSİZLERİ
DİL HAREKETLERİ:
- Dili dışarı çıkarmak
- Dili dudakların sağına soluna değdirmek
- Dili dışarı içeri çekmek
- Dili buruna doğru sokmak
- Dili çeneye doğru çıkarmak
- Dilin ucunu alt-üst dişlerle ısırmak
- Dil ile dudakları yalama.(yuvarlayarak)
- Dili üst ön dişlere değdirme
- Dili şıklatma (dil ile üst damağa vurup alt damağa çekerek ses çıkarma)
- Dil ucunu üst dişlerden en aşağıdaki ve en soldakine değdirme
- Dil ucunu alt dişlerden en sağdaki ve en soldaki üzerine değdirme
- Dili ağız içinde (u) biçiminde kıvırma (yanlarda)
- Dil ile dudakları ıslatma
DUDAK HAREKETLERİ
- Dudakları yanlara doğru(alt-üst)çekerek dişleri bitişik vaziyette gösterme
- Üst dişleri gösterme
- Alt dişleri gösterme
- Üst dudağı ısırma
- Alt dudağı ısırma
- İki dudağı da ağız içine almak
- Alt dudağı dışa döndürmek
- U sesi çıkarır gibi dudakları öne uzatmak
- Dudakları birbiriyle içe doğru sıkıştırmak
- Kalemi dudakları arasında tutmak
- Ruju dağıttığımız gibi iki dudağı birbirine sürtme değdirme
YANAK HAREKETLERİ
- İki yanağı aynı anda şişirme
- Sağ yanağı şişirme
- Sol yanağı şişirme
- Soldan sağa sağdan sola sürekli yanak şişirme
- İki yanağı dişler arasına çekme
- Dil ile sağ yanağı şişirme
- Dil ile sol yanağı şişirme
MİMİKLER
- Hayret
- Gülmek
- Kızmak
- Ciddi
- Korku
- Üzüntü
- Uyku
- Ağlamak
- Evet
- Hayır
ÇENE HAREKETLERİ
- Ağzı (çeneler gergin)açmak-kapatmak
- Alt çeneyi (ağız açık) sağa sola hareket ettirmek
- Alt çeneyi (ağız kapalı) sağa sola hareket ettirmek
- Soldan sağa sağdan sola sürekli yanakları şişirme
- İki yanağını dişler arasına çekmek
- Dil ile sağ yanağı şişirme
- Dil ile sol yanağı şişirme
BURUN HAREKETLERİ
- Burunu buruşturarak yukarı çekmek
- Burun deliklerini açmak
DİL GELİŞİM ALANI VE EGZERSİZLERİ
NEFES ALMA
- Ağızda üfleme (dudaklar kapalı durumda)
- Burundan nefes alıp burundan verme
- Burundan nefes alıp ağızdan verme
- Ağızdan nefes alıp burundan verme
- Kamış(pipet) ile hava çekme
- Burundan iki defa nefes alıp, iki defa verme
- Ağızdan iki defa nefes alıp iki defa ağızdan verme
- Kağıt,pamuk,pinpon topu vb. bol nefes ile nesneyi üfleme (yakın-uzak mesafe)
- Nefesli müzik aleti çalma
- Balon şişirme
- Islık çalma
- Burun çekmek
- Öksürmek
- Horlama
- Esnemek
- İç çekmek
GIRTLAK HAREKETLERİ
- Yutkunma
- Su yutma
- Gargara yapma
- Gırtlaktan öksürme (ses ayarlama)
DİL GELİŞİM EGZERSİZLERİNİN UYGULANMA YÖNTEMLERİ
A - Konuşma Organlarının Çalıştırılması
- Emmek
- Üflemek
- Çiğneme
- Dilin Yön Değiştirme Hareketleri
- Dil Çıkarma Alıştırmaları
- Dili İçe Çekme Çalışmaları
- Dudak Hareketleri
- Ağız Alıştırmaları
TEMEL ALIŞTIRMALAR
- Dili diş ve dudaklar arasından çıkarma(ağız açık olarak)
- Dili içeri çekme
- Dili ağız dışında sağa sola hareket ettirmek
- Dilin arka kısmını yukarı kaldırmak
- Çeşitli dudak hareketleri yaparak aşağıdaki gibi sesler çıkarır.
- “cık”sesi
- Elini ağzına vurarak kızıl derili gibi “aaa” sesi
- Ağız şapırdatma sesi
- Öpme sesi
- Ağız Kapatma Alıştırmaları
Eğitimci küçük bir kağıt parçasını dudaklarının arasına koyar ve dudakların arasında 5-10 sn tutar. Daha sonra aynı hareketi çocuğunuzdan yapmasını isteyiniz.
Bir oyuncağa ip takılır (tekerlekli araba gibi) ipin bir ucunda da bir düğme takılır. Çocuk düğmeyi dişleri ile dudakları arasında tutar ve dudaklarını sıkıca kapatır.Düğmeyi dudakları ile oyuncağı hareket ettirir.
KAYNAKLAR
Dil Gelişimi ve Eğitim Epsilon-Prof. Dr. Nergis GÜVEN
KBB Klinik Klavuzu Yüce-G.GREVERS
Çocuklarda Konuşma Bozuklukları Leyla ARSLAN
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Prof. Dr. Özgür POLVAN
İnsan ve Davranışı Prof. Dr. Doğan CÜCELOĞLU
Klinik Çalışmalar Doç. Dr. İsmail KOÇAK
Fotoğraflar; Ara GÜLER
Yorumlar