MADDE BAĞIMLILIĞI VE TEDAVİSİ

Alışkanlık veya ruhsal bağımlılık keyif verici bir maddeyi kullanmaya alışmak, olmadığı zaman onu arzu etmek, onun yoksunluğundan sıkılıp gerginlik ve kaygı duymaktır.

Tutsaklık veya fiziksel bağımlılık, keyif verici maddeye alışkanlığın ötesinde bağlanma halidir. Maddenin yoksunluğunda terleme, titreme, kasılma, gerginleşme, kusma gibi vücutta fiziksel olarak bazı yoksunluk belirtilerinin görülmesidir.

DSM-IV’ün ölçütlerine göre aşağıdaki belirtilerin en az üçünün olması bireyin madde bağımlısı olarak tanımlanması için yeterlidir.

  1. Bağımlı olunan maddeye karşı son bir yıl içinde bir tolerans geliştirilmiş olması.
  2. Yoksunluk belirtileri göstermek ve bundan kurtulmak için bağımlı olunan maddeyi veya benzerini almak.
  3. Düşündüğünden yüksek dozlarda ve uzun dönemlerde maddeyi kullanmak.
  4. Madde kullanımından kurtulmak veya kontrol altına almak için devamlı çaba içinde olmak.
  5. Maddeyi bulmak, kullanmak ve etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcamak.
  6. Maddeyi kullanmaktan dolayı sosyal, mesleki ve serbest zaman etkinliklerinde azalma veya bu etkinlikleri terk etmek.
  7. Kullanılan maddeden dolayı fiziksel veya psikolojik sorunlarının varlığına rağmen madde kullanımına devam etmek.

              Uyuşturucu kullanma ile cinsel olarak aktif olma, genellikle bir aradadır. Uyuşturucu kullanan ergenler genellikle aktif bir cinsel yaşantı içindedirler ve uyuşturucu kullanımı ile doğum kontrol araçlarını kullanmadan cinsel ilişkide bulunma bir arada görülmektedir. Uyuşturucu kullanımı ile fuhuş ve yasadışı eylemler arasında ilişki vardır.

Uyuşturucu kullanımı ile suçluluk arasında da ilişki vardır. Bağımlılar kullandıkları maddeyi satın almak için sürekli bir gelire ihtiyaç duyarlar. Çalışma güçleri uyuşturucunun etkisi ile zamanla azalır ve bağımlı oldukları maddeye yaptıkları harcama artar.

Maddi durumları bozulur. Uyuşturucuya sahip olabilmek için uyuşturucu satıcılığı, hırsızlık vb. yasadışı yolları deneyebilir. Bu nedenle uyuşturucu kullananlar arasında suç işleme oranı yüksektir.

MADDE BAĞIMLILIĞININ NEDENLERİ

Alkol ve madde bağımlılığı bir ihtiyacın sonunda ortaya çıkar, bu da kullanan bireyin kişiliği ile çok yakın ilişkilidir. Bağımlı günlük yaşamın getirdiği zorluklardan kaçmak ve yapay bir cennete sığınma arzusundadır. Bağımlılığı yaratan nedenler aşağıdaki gibi sıralanabilir:            

  1. Dayanıksız ve Güçsüz Bir Kişilik Yapısına Sahip Olma ve Kaygıda Kaçma

            Bağımlılar genellikle özgüvenleri zayıf ve kaygılı insanlardır, hayatın getireceği zorluklardan ürkerek onlardan kaçmak isterler. Alkol ve Uyuşturucu maddelerin kaygıyı azaltan niteliği, bunların zorluklardan kaçan kişilerce bir “destekleme aracı” olarak kullanılmasına yol açmaktadır. Alkol ve uyuşturucuların yarattığı geçici “sığınma ortamları” ve verdikleri geçici rahatlama, kullananlarda önceleri alışkanlık, daha sonra ise bağımlılık veya tutsaklık doğurmaktadır.

  1. İçten Denetimli Olmaktan Çok, Dıştan Denetimli Olmak

            Bireyin karşı karşıya kaldığı ve yaşadığı sorunların hep kendi dışındaki nedenlere bağlı olduğunu düşünmesi ve bunların çözümlerini de dışsal gelişmelere bağlaması, onun “dıştan denetimli” olduğunu gösterir. Bunun yanında kendisi ile ilgili yaşadığı olaylardaki sorumluluğunu görebilen ve kendisi ile ilgili gelişmelere kısmen kendisinin yön verebileceğini düşünen bireyler "içten denetimli" olarak tanımlanmaktadır. İçten denetimli olanlar daha özerk davranmakta, kendi eylemlerinin sorumluluğunu yüklenebilen insanlar olmaktadır.

Dıştan denetimli olanların, içten denetimli olanlara göre bağımlı olmaya daha yatkın kişilik taşıdıkları düşünülebilir.

  1. Kendini Değersiz Algılama

Kendini değersiz ve eksik yanları olan biri gibi algılamak alkol ve madde bağımlısı olmaya yatkın gençlerde gözlenen diğer kişilik özelliğidir.

  1. Duygusal Bakımdan Olgunlaşmamış Olma

            Çocukluk döneminde anne-baba tarafından istenmemiş, reddedilmiş bir çocuk olarak büyümüş, anne babası tarafından sevgi ve hoşgörü görmemiş gençler doyurulmamış ve tatmin edilmemiş duyguları alkol ve uyuşturucularla tatmin etmeyi deneyebilir. İçten gelen hazza yönelik arzularını kontrol etmekte güçlük çeken, onları dengeleyemeyen gençlerin hazza ulaşma istekleri onları bağımlılık yaratan maddelere yöneltebilir. Olgunlaşmamış duygular taşıyan, heyecanlarını dengeleyemeyen gençlerde de rahatlamak ve sakinleşmek için bağımlılık yaratan maddelere yönelme görülebilir.

  1. Hazza Yönelik Olma

Madde bağımlılarında görülebilen kişisel niteliklerden birisi de değişiklikten heyecan duyma ve hazza yönelik olmaktır. Duygularının ve bedenini yeni heyecanlar yaşaması ve kısa süreli de olsa coşkulu biçimde zevk alma arzusu bireyi, uyuşturucunun sahte büyüsüne kaptırma gerekçesi olabilir.

  1. Kötü Alışkanlıklara Sahip Arkadaş Çevresi

            Ergenlikte arkadaş-akran etkileşimi yoğundur, gençler arkadaşlarının etkisine açıktır. Ergen için bir arkadaş grubuna sahip olmak grubunda değer verilen bir insan olmak en güçlü isteklerindendir. Alkol ve diğer uyuşturucuların kullanıldığı çevrelerde yaşayan, bu maddeleri kullanan arkadaşlara sahip gençler onların özendirmelerinden dolayı bu maddeleri deneyebilir ve bağımlılık geliştirebilirler. Gençler için yeni olanı denemek ve bir faaliyeti “ilk defa” gerçekleştirmek onları belirli eylemlere yönelten önemli bir nedendir. Gençler kendileri için yeni olan bir alışkanlığı “merak ettikleri için” denemek isteyebilirler.

            Alkollü içki içmek bazı gençler arasında bir ayrıcalık ve güç göstergesi olarak görülüp, yetişkinliğe ait davranışlar gibi anlaşılmaktadır. Bu da gruptaki diğer gençlerin alkole özenmesine yol açmaktadır. Çocuk ve gencin yetiştiği aile ortamı ve yakın akraba çevresi de benzer olumsuz örnekler taşıyabilir, kötü alışkanlıklar kazanılması benzer çevrelerde yetişenlerde daha çok görülür.

BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİN KULLANIMININ ÖNLENMESİ

Bağımlılık yapan maddelerin kullanımının önlenmesi veya uyuşturucu ile mücadele için iki yol önerilmektedir .

  1. Bağımlılık yapan maddelerin bulunabilmesinin engellenmesi.
  1. Bu maddeleri kullananlarla mücadele edilmesi.

Uyuşturucunun kullanımının önlenmesi için yukarıda sıralanan yollar daha çok polisiye usullere ihtiyaç göstermektedir.

Eğitimsel ve psikolojik olarak madde kullanımı ile mücadelede kullanılan yöntemler aşağıdaki şekilde özetlenmektedir.

  1. Caydırma: Maddenin zararlarını anlatarak kullanacakları vazgeçirmek.
  1. Bilgilendirme: Maddenin yapacağı etkileri gençlere anlatarak onları eğitmek   
  1. Kişiliğini Güçlendirme: Gencin kendine güven duymasını sağlama ve kişisel sorunlarının üstesinden gelmesini sağlama.
  1. Sosyal Becerileri Artırma: Serbest zamanlarını uygun becerilerle değerlendirmeyi sağlama ve başkaları ile iyi iletişim kurmayı öğrenmeyi sağlama.
  1. Uyuşturucu Karşıtı Bir Tutum Kazandırma: Uyuşturucu maddelere karşı bireydeki yanlış inanç, değer ve tutumları uygun inanç, değer tutumlarla değiştirme.

ALIŞKANLIK VE BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERLE MÜCADELEDE

Toplumsal Görevler

Yazılı ve sözlü yayın kuruluşlarının, eğitim kurumlarının ve diğer kurumların alkol ve madde bağımlılığına karşı görevleri ve sorumlulukları vardır.

            Basının ve TV’nin sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullananların bundan gördüğü zararı teşhir etmesi, gençler üzerinde çok önemli caydırıcı etki bırakır. Örnek olarak sigara alışkanlığı olan ve bundan zarar gören ergenlerin sigaradan gördüğü zararları TV ekranlarında anlatması; dişleri sararmış, nefes alışverişi bozulmuş akranlarını seyreden ergenler için vazgeçirici olacaktır. Toplumda ön plana çıkmış, gençler tarafından sevilen, öncelikle sanat ve spor alanındaki ünlülerin sigara, alkol ve uyuşturucunun zararlarını anlatan konuşmalarla uygun saatlerde TV ekranlarında görülmesi de insan sağlığına zararlı bu maddelerle mücadele yollarından biridir.

Bu maddelerle mücadelede örgün ve yaygın eğitim kurumlarının, din kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin ve emniyet teşkilatlarının öncelikli görevleri vardır.

Sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde emniyet  teşkilatlarının ilgili birimlerinin okullara giderek bağımlılık yapan maddelerle ilgili tanıtıcı konuşmalar yapması da caydırıcı etkiler doğurabilir.

Belediyelerin ve sivil toplum kuruluşlarının da desteği ile okullu ve okul dışındaki gençlere yönelik spor ve diğer serbest zaman etkinlikleri yapabilecekleri mekanları oluşturmak, eğitsel, mesleki ve psikolojik sorunlarına yönelik rehberlik ve danışma hizmetleri sunmak bağımlı olmaya karşı risk taşıyan gençlerin çevrelerini iyileştirici çalışmalar olabilir.

 

Bağımlının Tıbbi ve Psikolojik Tedavisi

Alkol ve madde bağımlılarının tedavisinde iki farklı tedavi döneminden söz edilmektedir. Birinci dönemde bağımlı olunan maddenin tedavi sırasında kesilmesinden dolayı görülen yoksunluk belirtilerinin tedavisi; ikinci dönemde ise ruhsal tedavi ve beraberinde bağımlının maddeye bir daha ihtiyaç duymaması için ona yapılan ilaç tedavisidir.

Afyon, eroin, morfin ve türevlerinin tedavisinde bu maddelerin yerine daha az bağımlılık yapan maddeler kullanmak yoluyla bağımlının tedavisine çalışılır .

Methadon, eroin bağımlığının tedavisinde eroin yerine kullanılan sentetik bir ilaçtır. Etkisi morfine benzemekte ve bağımlılık yapmamaktadır, ancak methadonun alınmamasında görülen yoksunluk belirtilerinin eroin ve morfininkine göre daha az olduğu bildirilmektedir .

Eroin morfin ve kokain gibi “sert uyuşturuculara” olan bağımlılığın giderilmesi oldukça zordur. Bağımlı, bu maddeleri elde edebileceği bir çevrede yaşadığı için, onu kendisi gibi olanların etkisinden kurtarmak oldukça güçtür. Yaşla beraber tedavi olma isteği de artmakta, ancak uzun süredir madde kullananlarda tedavi edilebilme imkanı azalmaktadır. En az üç yıl bağımlı olduğu maddeyi kullanmamak iyileşmenin ölçütü olarak düşünülmektedir.

Psikolojide tedavide grup tedavisi uygulaması bağımlıların kendileri gibi olanlarla ve daha önce tedavi olmuş eski bağımlılarla grup ortamında etkileşim içine girerek daha olumlu deneyimler ve farkındalıklar kazanacağını kabul eden bir tedavi biçimidir. Grup tedavisinde bağımlıların sorunları ve üzüntüleri ile baş etmek için geliştirdikleri yöntemlerin diğer katılımcılarca tartışılıp irdelenmesi ve eleştirilmesi grup üyelerine yarar sağlamaktadır.

Grup tedavisine katılanlar birbirlerinden ve grubu yöneten zamandan grup yaşantısı yolu ile birçok uygun tutum ve davranışları öğrenebilirler, bunlar şu şekilde sıralanabilir: Gerçek duygularının farkında olmak, başkalarına yapılması gereken uygun davranışların öğrenilmesi, içini dökme ve kendini ifade etme, bir grup tarafından kabul edilme ve başkalarına güven duyma, başkalarının da kendisininkine benzer sorunlarını olduğunu ve bunları alt etmenin mümkün olduğunu görme, başkalarına yardım ederek kendine duyduğu saygıyı artırma, gruptakilerin olumlu davranış ve tutumlarını benimseme, örnek olma. Bağımlının, bağımlılığa yol açan kişilik özelliklerini tanıması ve değiştirmesini amaçlayan kişilik tedavisi de bireysel olarak ya da grupla yapılabilir. Bağımlının çevresinin değiştirilerek, yeni duruma alışmasına yardım da psikolojik tedavinin diğer bir yönüdür .

Bağımlının Tedavi için Yapacakları

Başta afyon, morfin ve eroin gibi uyuşturucular olmak üzere diğer bağımlılık yapan maddeleri kullananların öncellikle kendilerinin bu maddelerin “tutsağı” olduklarına gerçekten inanmaları gerekir. Çoğu durumda bağımlının kendisi bağımlı olduğunu kabul etmediğinden tedaviye başlamak olanaksızdır. Tedavi için önce bağımlının kendisinin tedavi olmayı istemesi gerekir. Bunun kadar önemli diğer konu, bağımlının tedavi olacağına inanmasıdır. Hiçbir güç bağımlıya rağmen onu tedavi ettiremez.

Tedavide bağımlının kaygı ile baş etmesinin yollarını öğrenmesi de maddenin yoksunluğunun getireceği gerginliği azaltmaya yarayacaktır. Tedavi sonrasında bağımlılıktan yeni kurtulmuş bireyin önceki alışkanlıklarını devam ettirmemesi için eski çevresinden ve bağımlı arkadaşlarından uzak durması, çevresini değiştirip yeni bir çevreye girmesi tedavinin devamı için önerilir.

Eski bağımlının günlük zamanını uygun araçlarla kullanması, serbest zamanını verimli biçimde değerlendirmek için uygun serbest zaman uğraşları edinmesi önerilmektedir.

Bağımlının Ailesinin Yapacakları

Ailenin ergen üzerinde aşırı baskıcı ve otoriter tutumu da, ilgisiz ve tutarsız tutumu da olumsuz etkiler bırakır. Özellikle anne babanın ilgisiz ve tutarsız tutumu ergenin ev dışında olumsuz çevrelerin etkisinde kalmasına yol açabilir. Anne-babadan bekledikleri ilgi ve sevgiyi bulamayan gençler bu tatminsizliklerini bağımlılık yaratan maddenin vereceği geçici hazla bastırmaya yönelir.

Aile bireylerinin birbirleri ile az sözel iletişim kurduğu, aile içinde sevgi tezahürlerinin görülmediği, birbirlerine destek olmadıkları daha çok bireyci ilişkilerin egemen olduğu evlerde yaşayan ergenler bağımlılık doğuran maddeye daha çok yönelmektedirler. Aile ergenin ilişkide olduğu arkadaşlarının ne tür alışkanlıkları olduğunu, onların hangi çevreden geldiklerini gözleyerek, çocuğunu karşılaşabileceği muhtemel kötü durumlarla nasıl baş edebileceği konusunda donanımlı hale getirmelidir.

Bağımlılık kazanmış ergenin anne-babası, ilişkileri bozuk olsa de bu sorun ortaya çıktıktan sonra, sorunun çözümü için bir araya gelerek çocuklarına destek olmak durumundadır. Aile bağlarının zayıfladığı, eşler arası ilişkilerin bozulduğu durumlarda benzer bir sorun karı-kocayı çözüme ulaştırmak amacıyla tekrar bir araya getirebilir.

Bağımlının tedavisi zordur ve zaman gerektirir. Bu sırada ailenin desteği sürmelidir.

Yorumlar

Yorum Bırakın