SINAV KAYGISI

 

            Sınavlara hazırlanan öğrencinin yaşadığı kaygının iki nedeni vardır.Sınav bir okulun giriş sınavı ise; sonuçları hayatının akışını etkileyecek , büyük bir yarışta yer almaktan dolayı duyulan kaygı olabilir.Bu doğal ve yerinde bir durumdur. Bir diğer neden ise akılcı bir temele dayanmaz.. “Anneme,babama

ne diyeceğim?’’ , “arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım?’’ “ya öğretmenim kızarsa ?’’ gibi düşünceler sınava hazırlanan öğrencinin kaygısını arttırır.Genellikle sonuca odaklanan öğrencilerde kaygı yüksektir.Sonuç yerine sınava kadar geçecek sürece odaklaşmak ve zamanı iyi planlamak ve yönetmek kaygıyı

istenen düzeye çekecektir.

            Her konuda olduğu gibi sınavlarda da başarılı olmak için belirli düzeyde kaygıya gerek vardır. Kaygı düzeyi düşük ise; başarılar o öğrenciyi hiç ilgilendirmiyordur,ancak alacağı notun korkusuyla çalışmaya başlar,ama sürdüremez.Eğer kaygı düzeyi yüksek ise o öğrencinin konsantrasyon

yetersizliğine bağlı olarak performansı düşüktür. Eğer kaygı istenen düzeyde ise öğrenci kendini enerjik,istekli,güvenli hisseder.Harekete geçmeye hazırdır;performansı da artmıştır.

            Bir durumu yada olayı kontrol edemiyorsak,çaresizlik içinde olduğumuzu hissederiz ve o olay bizim için stres kaynağı haline gelir.Bu nedenle, sınavın stres kaynağı olmaktan çıkması için, çaresiz olmadığımızı  hissettirecek kontrol mekanizmaları geliştirmeliyiz.

            Sınav kaygısı ile başa çıkabilmek; bedensel,zihinsel ve davranış düzeyinde çabalar gerektirir.

Stres durumunda bedende oluşan değişikliklere göz atarsak :

                -  Solunum hızlanır,kesik kesik ve düzensizdir,

                -  Kalp vurum sayısı artar,

                -  Damarlar daralır, bu nedenle el ve ayaklar soğuk olur.

            Kendimizi huzurlu ve rahat hissettiğimizde ise :

                -  Solunum derinleşir ve düzenlidir,

                -  Kalp vurum sayısı azdır,

                -  El ve ayaklara giden kan miktarı artar,eller ve ayaklar ısınır,

                 - Bedenin tüm kaslarında gevşeme olur.

Öğrencinin sınav kaygısını anne-baba, öğretmen tutumları da arttırabilir.Anne-baba için sınavdaki başarı her şeyden önemli ise bu mesajı alan çocuk için de aynı anlamı taşıyacaktır.Sınavda başarılı olmak hayatta başarılı olmak anlamına gelmez.Sınav başarısı hayat amaçlarımıza ulaşmak için gerekli

araçlardan sadece biridir.Hayat amaçlarına ulaşmak için çeşitli alternatifler olduğunu anne-babalar unutmamalıdır.En önemli ve değerli şeyin çocukları olduğu mesajını davranışlarıyla vermelidirler.

Sınav notunun çok önemsendiği ailelerde öğrenciler hep sonuç odaklı düşünürler ve bildiklerine değil, kaç alacaklarına odaklandıklarından kaygıları artar. Bu nedenle performansları düşer,kendilerine güvenleri azalır.

Başkaları ile yarışma ortamlarını yaratan öğretmenlerin bu tutumları da kaygıyı arttırıcı nedendir.Öğrenci kendi yapabildiklerine ve öğrendiklerine odaklanmayıp, eksiklerini ve yapamadıklarını görmeye başlar.Öğretmenlerin başkaları ile yarışmak yerine öğrencinin kendisi ile yarışmasının daha geçerli bir yol

olduğunu bilerek ,bireysel farklılıkları dikkate alarak öğrencilerini desteklemeleri gerekir.

ÖNERİLER

        Bu belirtileri dikkate alarak bedendeki stres tepkilerini değiştirmemiz için düzenli yapılacak solunum egzersizleri, gevşeme egzersizleri,küçük kısa süreli fizik egzersizler yararlı olacaktır. Bu egzersizler bedendeki stres tepkilerini değiştirdiği gibi stres hormonlarını tüketecek, yüksek kaygıyı azaltacak,

buna bağlı olarak konsantrasyon ve dikkat sorunlarını ortadan kaldırarak öğrenmede etkinliği arttıracaktır. Bedensel düzeydeki çabalar sonucunda baş ağrılarının geçtiğini,uykularının düzene girdiğini ifade eden öğrenciler olmuştur.

        Kaygı, kişiye rahatsızlık veren olayın kendisinden değil, o olayın kişi için taşıdığı anlamdan kaynaklanır.Bir çok öğrenci sınav ile birlikte kendi kişiliğinin, varlığının değerlendirildiğini düşünür.Böyle bir düşünce kaygıyı yükseltecek ve beyinde öğrenme için gerekli olan protein zincirlerinin oluşmasını

engelleyecektir.Sadece bilgisinin ölçüleceğini düşünmek daha akılcı olacaktır. Sınav zeka ölçeği olmadığı gibi,kişiliği değerlendiren bir envanter de değildir.

        Sınava ilişkin olumsuz düşünceleri gözden geçirmek,gerekirse yazmak,gerçekçi bir nedene dayanıp dayanmadığını irdelemek ve yerine olumlu düşünceler geliştirmek gerekir.‘’Sınavı mutlaka başarmalıyım,kazanmalıyım.’’ Yerine ‘’Başaracağım, şu okula girmek istiyorum.’’ diye düşünmek daha

gerçekçidir.

        Davranış düzeyinde yapabileceklerimiz ise; düzenli tekrarlar,sınavdan önceki gece yatmadan öğrenilenleri hızlı tekrar etmek,sabah mümkünse bir kez daha gözden geçirmek, (Uyku öğrenmeyi en az bozan etkinlik olduğundan yatmadan önceki tekrar yararlıdır) not tutarak çalışmak,akış şemaları

oluşturmak,dikkatli ders dinlemek,derse hazırlıklı girmek, günün ödevlerini ertelemeden o gün yapmak ,çalışma ortamını uygun hale getirmek, çok değil etkili çalışmak bunun içinde zamanı iyi yönetmek olmalıdır.

        Bunun yanında nasıl daha kolay öğrenirim? Sorusuna yanıtlar arayarak öğrenme stilinizin farkında olmak ya da bunu anlayabilmek için yardım almak ve bu doğrultuda çalışmalarınızı sürdürmek de önemlidir.

        Kaygıyı istenen düzeye çekmede uyku ve beslenme de etkilidir.Yeterli uyku,düzenli öğünler, stres arttırıcı kafeinli içeceklerden uzak durmak yararlı olacaktır. Kaygı düzeyi yüksek olduğunda vücudumuz en çok C vitamini tükettiğinden bu vitamini içeren besinlerden alınmasına özen gösterilebilir.

Yorumlar

Yorum Bırakın