GELİŞMİŞ OLGUN İNSAN
Sağlıklı aile düzeni, ailenin gereksinmelerini doğal olarak karşılar ve her bir aile üyesi o aileye ait olmaktan mutludur. Sağlıksız ailede gereksinmeler karşılanmaz ve aile üyeleri mutsuz ve doyumsuz oldukları halde bu hastalıklı durumu bu hastalıklı durumu devam ettirebilmek için çaba gösterirler.
Sağlıklı aile düzeninde aile üyelerinin hepsi görev ve sorumluluklarını doğal olarak yerine getirirler aralarında olumlu duygusal bağlar vardır ve kişiler bağımsız oldukları halde birbirlerini isteyerek ve zevkle yardım ederler. Sağlıklı aile düzeni içinde ana baba da dahil herkes bilinçlenme ve duygu yönünden sürekli bir gelişim içindedirler. Olgun insan kendini diğerlerinden ayıran sınırların farkındadır ve kendi benliğinin sınırlarını korumakta duyarlılık gösterir. Bu tür insan kendi ailesiyle iyi ilişkiler içindedir ve sürekli yardımlaşma davranışı gösterir. Başkalarının kendisini kullanmasına, isteği dışında kararlar alıp yönlendirmesine izin vermez. Kendi istemi içinde yaşamına yön verir.
Sağlıksız ailede çocuğun kendine özgü bir benlik geliştirmesine izin verilmez. Aile içinde otoriteyi elinde tutan kişi bağımsız benlik geliştirmesine karşıdır. Herkesin boyun eğmesi itaat etmesi istenir. Otoritenin isteği yönde davranışlarını düzeltmeyenler değişik yollardan cezalandırılır.
- Olgun insan kendini değerli bulur. Kendisine saygısı vardır ve kendini olduğu gibi kabul eder.
- Olgun insan beden, zihin ve manevi yaşam arasında denge kurmuş biridir.
- Olgun heyecan ve duygularını tanır ve onların gerçekçi bir biçimde ifade edilmesine olanak sağlar. (en önemli özellik)
OLUMSUZ KARAKTER ÖZELLİKLERİ
1-) Mükemmeliyetçiliktir. Mükemmeliyetçi olanların ne kendilerine ne de başkalarında hiçbir kusura tahammülleri yoktur. Hiçbir zaman tatmin olmazlar. Herşeyde mutlaka bir kusur bulurlar.
2-) Öfkeli asık suratlıdır. Kendilerine güvenleri olmadığı için başkalarının yaklaşmasını pek istemezler. Öfke ile asık suratla kişileri kendilerinden uzak tutarlar.
3-) Eleştirici olmalarıdır. Bu kimseler çocukluklarından getirmiş oldukları utanç duygularını eleştirme ve suçlama yoluyla kendi çocuklarına aktarırlar.
4-) Aşağı görme, hor görmedir. Aşağı görerek büyüyen ve kendi özbenliğinden utanan çocuk, diğerlerini aşağı görerek kendi utancını saklamaya çalışır. Başkalarını hor görerek ve aşağılayarak onun karakterinin bir parçası haline gelebilir.
5-) Hoş görme ve hoş davranmadır. Bu kişiler, hoş davranmayı bir zırh olarak kullanırlar. Böylece sahte bir dostluk ve yakınlık havası yaratarak, kimsenin kendini üzecek dürüstçe bir söz söylemesine izin vermezler.
6-) Hasret ve kıskanmadır. Başkalarının başarısı, kişiliği, malı, arkadaşlığı, eşi onların iç boşluklarını hatırlatacak bir nitelik taşıyorsa derin bir haset içinde kıvranırlar.
Yetişkin çocuğun nasıl bir tutum sergilemesi gerektiği üzerinde duralım.
Savaşçı Tutum
Arayıştan söz ediyoruz. Anlamını yitiren bir yaşamın temel sorunu, kendi yaşamının dansını yapamamaktır; ‘mış gibi’ yaşamaktır. Arayışa geçmek zamanı gelmiştir.
Farkına varınca uyanış başlıyor. Kişi ancak uyandıktan sonra, daha önce uyuyor olduğunu kavrıyor. Uyuyan uyuduğunu bilmezse, gördüğünün rüya olduğunu anlayamaz.
Neye niyet edeceğiz? Anlamlı ve coşkulu bir yarın yaratmaya.
Peki nasıl yaratacağız bu yarını? Kişisel bütünlük içinde bildiğimizi bilerek, bilmediğimizi bilmediğimizin farkında olarak, ikisi arasındaki farkın bilincinde gerçeğe sürekli saygılı olarak. Kişisel bütünlük içinde yarını yaratmaktan söz ediyoruz.
Yarını yaratmak için güçlü olmak gerekir: gücümüz nereden gelecek? “Kim olduğunu bil,” diyoruz; “kişinin gerçek gücü orada.” Ve devam ediyoruz: “Nasıl konuşacağını bil: kiminle, neyi, nerede, ne zaman ve nasıl konuşacaksın? Ve en önemlisi, niçin konuşacaksın? Bil.”
Yaşam kimin sorumluluğu? Kimine göre ana babanın; kimine göre evlendiği eşinin; kimine göre komşusunun; kimine göre onu çalıştıran şirketin; kimine göre devletin sorumluluğu. Kimine göreyse yaşamda sorumluluk diye bir şey yok. Savaşçının sorumluluğu kendi üzerindedir.
“Şimdi ve şu anı yaşama tembelliği” den kurtulmalıyız.
Peki bu sıradan insan, kaybolmuş, güçsüz insan savaşçı olabilir mi?
Evet!
Nasıl?
Değişerek!
Nasıl değişir?
Farkına vararak ve farkına vardığını yaşayarak.
Yaşandıkça ağırlaşan, yükü artan bir yaşam içinde değişime nasıl cesaret edilir?
Bitmemiş işleri bitirerek.
Bitmemiş işler bitmeden gücümüzü kazanamayız; şimdi ve şu anın tembelliğinden kurtulamayız.
1-) İç çocuğumuzla nasıl ilişki kurup geliştirebiliriz? Bunun üzerinde duralım. Öncelikle bu iyileşme sürecini altı aşama olduğunu kabul etmeliyiz. Bunlar ;
1- Yaşamı sürdürme 2- Uyanış 3- Temel sorunları görme 4- Olumsuzu olumluya dönüştürme 5- Bütünleşme 6- Özü yakalayabilme.
1- Yaşamı Sürdürme : Şimdiye kadar kişinin yapageldiği ve bir süreçtir. Ne var ki başarının bedeli mutsuz ve doyumsuz bir yaşamdır. Şimdi sıra diğer aşamaları da gerçekleştirerek hak ettiğimiz mutluluk ve doyumluluğa kavuşmaktır.
2- Uyanış : Olduğu gibi kabul ettiğimiz dünyanın düşündüğümüzden farklı olabileceğini anlamakla başlar. Önce bir kuşku sonra reddediş ve artan bir ilgiyle soruşturmaya başlama uyanışın tipik gelişim adımlarıdır. Peki kim yardımcı olabilir? İlk adım olarak size yardımcı olacak en iyi kişi sizsiniz. İç çocuğunuzu tanıyın. Bu anlatacağım uygulama ile bir gün içinde sonuç alınacağı beklenmemelidir. 6 hafta gibi bir zamanda faydasını fark edeceksiniz. Elma ağacını diktikten bir hafta sonra o ağaçtan elma almayı beklerseniz hayal kırıklığına uğramış olursunuz. İç çocuğunu tanımada en büyük sorumluluk içinizdeki iç ana-babaya düşer. Sabırla ve şefkatle iç çocuğunuzu yargılamaktan ve denetlemekten kaçının. Her gün otuz dakikanızı iç çocuğunuzla geçirmeye karar verin. Rahatsız olmayacağınız bir zaman ve mekan seçiniz. Her gün aynı saatle birlikte olmaya çalışın.
3- Temel Unsurları Görme : Temel sorun, kişinin yaşamını etkileyen ve çözüme ulaşmadığı zaman devam eden önemli çatışmalar, endişeler üzerinde düşünün. 14 temel sorun karşımıza çıkıyor;
- a) Hep ya da hiç düşünme
- b) Denetim
- c) Aşırı sorumlu ya da sorumsuz olma
- d) Kendi gereksinimlerini ihmal
- e) Uygunsuz davranışı hoş görme
- f) Terk edilme korkusu
- g) Güven duymaması
ğ) Bağlaşık kişilik
- h) Kendisi olarak hareket edememe
Bu temel sorunları hemen göremezsiniz. İç çocuğunuzla yaptığınız oturumlar ilerledikçe bu sorunları göreceksiniz. Sorduğunuz sorular daha anlamlı, iç dünyanıza daha ışık tutucu olacaktır.
4- Olumsuzu Olumluya Dönüştürme ve Bütünleşme Dönüştürmeler : En önemli dönüşüm sağlıksız, bağlaşık, kendine değeri verilmeyen, utanca boğulmuş iç ana-babadan, gerçek benliğimizi temsil eden iç çocuğumuza ulaşmak ve onun sorunlarıyla ilgilenmekle mümkün olur. İçimizdeki çocuğun sağlıksız yönlerini deşmek acı verecektir; ne var ki bu acının yanı sıra yaşamın gerçek enerji kaynağına ulaşmış olacağız. İç çocuğun sağlıksız yönleriyle iletişim kurmadan, olumsuzu olumluya dönüştürmek mümkün değildir. Tabloya baktığımızda temel sorunlar ve onların dönüşüm hallerini göreceksiniz. Temel sorunların hepsi aynı zamanda birden bire dönüşüme uğrayarak çözülemez. Yavaş yavaş olmaktadır. Örneğin kendi gereksinimlerine önem vermeyen ve sürekli bağlaşık olduğu kişilerin gereksinimlerini karşılayabilmek için kendi gereksinimlerini arka plana atan bir kişi, adım adım kendi dönüşümünü gerçekleştirecektir. 1. Basamak, kendinde karşılanması gereken gereksinimleri farketme. 2. Basamak, gereksinimlerinin neler olduğunu gözleme karşılanmadığından ne gibi duygular içinde olduğunu bilme. 3. Basamak, kendi gereksinmelerini karşılayabilmek için ilk adımı atmak. 4. Basamak, kendi gereksinimlerini gerçekçi ve sorumluluk duygusu içinde karşılamaya öncelik verme.
Ben zayıfım, mağdurum duygusundan Ben Güçlüyüm Duygusuna dönüşüm.
“Benim elimden ne gelir, ben mağdurum artık ben mahvolmuş bir insanım” gibi düşünürseniz olumsuzu olumluya dönüştürme olanağını bulamazsınız. İki zihniyet arasındaki farkı görebilirsiniz tabloda.
Kendine Güvenli Davranmayı Öğrenme
Kendi sınırlarını öğrenip, kendi gereksinimlerinin farkına vararak onları karşılamaya yönelince kendine güvenli davranış ile saldırgan davranış arasında bocalama geçirebilirsiniz. Saldırgan davranış sonucu kendi gereksinmelerinizi karşılayabilirsiniz fakat etkileşiminiz sonucu ne siz ne de karşınızdakiler olumlu duygular içinde olacaktır. Husumet ve gerginlik olacaktır. Kendine güvenli davranış sonucu hem kendi gereksinmelerinizi karşılar hem de ilişki kurduğunuz kişiyle aranızda iyi duygusal ortam yaratırsınız. Saldırgan tutumdan kendine güvenli davranışı öğrenmeye dönüşüm uzun bir zaman sürecektir. Bunun için özel gruplar oluşturulabilir. Olumsuz durumlara karşı koyabilmek için ne gibi haklarımız olduğunu bilmeliyiz. Bunu da kişisel hak ve özgürlük listesinden görebiliriz.
Bütünleşme diğer aşamalardan sonra gelir. Bütünleşme gerçekleşirken, sürekli yükselen bir iyileşme süreci olarak düşünülmemelidir. Örneğin temel gereksinimlerini karşılamakla ilgili bir bütünleşme gerçekleşirken bir olay güven temel sorununda geriye dönüş olabilir. Bu da uzun bir süreç istemektedir.
5- Öze Ulaşma : İçinizdeki çocukla sürekli bir diyalog içine girerek geçmişin sağlıksız etkilerinden kurtulup yeni sağlıklı ilişkiler kurunca yaşamınızın bir çok yönünde değişiklikler göreceksiniz. Öze ulaşma aşamasında bireyin manevi yaşamı zenginleşmeye başlar; yaşamı kendi dar kişisel çerçevesi içinde görmekten kurtulur, daha geniş boyutlarda ilişki kurar.
Manevi Yaşamın Özellikleri
- Manevi yaşamın paradoksal bir görünüm vermesidir. Örneğin, manevi yaşam hem belli belirsiz bir varoluş gösterir hem de son derece kesin ve vazgeçilmezdir.
- Manevi yaşam kişiye özgüdür. İç dünyasının bir parçasıdır. Dışarıdan başkasının emri ya da öğüdünü tanımlamaz.
- Manevi yaşam kullanışlıdır. Manevi yaşamı zengin olan kişi günlük problemleri çözmede başarılıdır. Çaresiz ve karamsar değildir.
- Manevi yaşam yaşantısaldır. Mantıksal soyut düşünce kurulmaz.
- Manevi yaşam tasvir edilemez. Kapsamlayıcıdır, reddetmez, yargılamaz.
- Manevi yaşam insanın yaşamının her yönüne sağlık ve iyilik getirir.
- Manevi yaşam kısıtlanmaz, geriye götürmez, gelişim ve özgürlük getirir. Manevi yaşam kişiyi doyumlu bir yaşama götürür. Manevi yaşamı gelişmiş kişinin en önemli özelliklerinden biri içindeki gözlemci özü gelişmiş olmasıdır. Gözlemci özün gelişmesiyle birlikte buna paralel olarak olumsuz duygular olumluya dönüşmek sürecine girecektir.
İç çocuğunuzu arayış uzun süreli bir yolculuktur.
İç çocuğunuza inanarak her gün iç çocuğunuzla buluşmaya devam edin.

Yorumlar